| Bir de şu üzgün suratlardan eklerim. | Open Subtitles | ويمكنني ايضاً ان اضع احد الابتسامات الحزينه |
| Kızgın olan insanlar üzgün olan insanlardan farklı renk vermişler. | Open Subtitles | الاشخاص الغاضبه تخرج لوناً مختلف عن الاشخاص الحزينه |
| Bizi acı ve üzüntüden korumak için annemin bize üzücü filmlerin sonunu izletmediğini söyledi. | Open Subtitles | واخبرتنى ان امى اعتادت ان لا ترينا نهايه الافلام الحزينه لتقينا الحزن و الالم |
| Tabii kimse mutsuz fotoğrafları asmaz, haksız mıyım? | Open Subtitles | بالطبع لا احد يضع الصور الحزينه هل انا على حق ؟ |
| Yoksa hikayelerin özünü kabullenip... ..hüzünlü hikayeleri paylaşmanın bazen onları mutlu yapacağını kabul mu edecek? | Open Subtitles | أو سوف تقر قصتك بطبيعة القصص و تعتنق حقيقه أن إخبار القصص الحزينه يمكن أن يحولها لقصص سعيده أحياناً ؟ |
| Kabul etmelisin ki bu kokuşmuş şehirle kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyorum. | Open Subtitles | يجب ان تعترف انني العب علي هذه المدينه الحزينه مثل قيتاره من الجحيم |
| Hayır, yas tutan bir ailenin bize fazla sorun çıkaracağını sanmıyorum, Nate. | Open Subtitles | نعم , لا , لأننا نتوقع الكثير من المتاعب من الأسره الحزينه , نيت |
| Acı çeken karısı. | Open Subtitles | يا زوجته الحزينه |
| Suratlarındaki o ezik, üzgün ifadeyi görmek, ne kadar şanslı olduğumuzu yeniden hissettiriyor. | Open Subtitles | رؤية وجوههن الصغيره الحزينه المسحوقه، تجعلني ادرك كم نحن محظوظات |
| Sonra o üzgün gözleriyle bana bakıyorlardı. | Open Subtitles | وهم ينظرون إليا بهذه العيون الصغيره و الحزينه |
| Mm, gerek yok Benim üzgün küçük bir hikaye duydum. | Open Subtitles | انتى لست فى حاجه لسماع هذه القصه الحزينه |
| üzgün Gözlü Kız Kardeş. Seni buraya bugün ne getirdi? | Open Subtitles | الأخت ذات الأعين الحزينه ما الذي جلبك لنا اليوم؟ |
| Bu nedenle zaten üzgün olan annesinin ifadesini mi aldın? | Open Subtitles | لذا فقد ذهبت لاستجواب والدته الحزينه |
| Daha sonra o üzücü mektubu ortaya çıkararak, vasiyetin değişmesini sağlamak istediniz. | Open Subtitles | لاحقأ ، كنت ستظهرين هذه الرساله الحزينه حتى تتغير الأمور |
| Mutlu kısımlar renkli film, üzücü yerleri siyah beyaz. | Open Subtitles | الاجزاء السعيده بالالوان , والاجزاء الحزينه بالاسود والابيض |
| Bu üzücü bir aile ilişkileri durumu. -Pekala? | Open Subtitles | إنها الحاله الحزينه من العلاقات العائليه _. |
| Senin mutsuz varlığınla benim ne alakam var? | Open Subtitles | ماذا يجب على ان أفعل مع حياتك الحزينه ؟ |
| "Kim bu Barney Stinson'la yatağa giren mutsuz, öz güveni sıfır olan geri zekâlı?" diye düşünür. | Open Subtitles | من هي تلك الحزينه التي تكره نفسها لتمارس الجنس مع (بارني ستينسن)؟ |
| "Kim bu Barney Stinson'la yatağa giren mutsuz, öz güveni sıfır olan geri zekâlı?" diye düşünür. | Open Subtitles | من هي تلك الحزينه التي تكره نفسها لتمارس الجنس مع (بارني ستينسن)؟ |
| Tüm dillerdeki en hüzünlü kelime keşkedir. | Open Subtitles | لا محل للتفكير فيه مطلقا الكلمات الحزينه فقط بأى من اللغات .. ... " إذا فقط " |
| Savaşın hüzünlü zamansızlığını hatırladım. | Open Subtitles | تذكرت أوقات الحرب الحزينه |
| Kabul etmelisin ki, bu kokuşmuş şehirle kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyorum! | Open Subtitles | يجب ان تعترف انني العب علي هذه المدينه الحزينه مثل قيتاره من الجحيم |
| Bu kokuşmuş şehirle kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyorum! | Open Subtitles | يجب ان تعترف انني العب علي هذه المدينه الحزينه مثل قيتاره من الجحيم |
| Ama çok uzun zaman çıkmadık ve yas tutan dulu oynamak istemiyorum. | Open Subtitles | لم نكن نتواعد منذ فترة طويله ولا أريد لعب دور الحزينه |
| Acı çeken karısı. | Open Subtitles | يا زوجته الحزينه |