| Dinle, soyulmuş adamın buna bakmaya hakkı vardır. | Open Subtitles | إسمع .. الشخص الذي سُرق له الحق أن يلقي نظرة |
| Evet, hayatı konusunda ona ufak bir seçim hakkı tanımalıyız, öyle değil mi? | Open Subtitles | حسنا, أليس لها الحق أن تنتهز الفرصة بالشكل الذى هى تراه؟ |
| Hayır senin benim adıma bu kararı vermeye hakkın yok. | Open Subtitles | لا. لم يكن لك الحق أن تخذ القرار عوضا عني |
| Hadi bakalım, o sana elini süremez. İstediğin yerde yaşamaya hakkın var. | Open Subtitles | تعالي ، تعالي ، إنه لا يستطيع أن يؤذيك لك الحق أن تعيشي أين ما ترغبين |
| Ben Vampir Avcısıyım. O kadar sert vurmaya hakkım yoktu. | Open Subtitles | أنا المبيّدة ما كان عندى الحق أن أضربه مثل ذلك |
| Sessiz kalma hakkına sahipsin ama avukat ücretini karşılaman gerekiyor. | Open Subtitles | لك الحق أن تبقى صامتاً يحق لك أن توكل محامي |
| Bir örtbas gibi görünüyor. Basının bilmeye hakkı var. | Open Subtitles | أشم رائحة تعتيم، الصحافة لديها الحق أن تعرف |
| Ne kadar emin olursan ol .suçlamaların ne kadar ağır olursa olsun kendini savunma hakkı var. | Open Subtitles | مهما كنتِ متأكدة، مهما كانت فظاعة الإتهامات، فلديه الحق أن يدافع عن نفسه. |
| Peder Bobby bu işe kalkışacaksa... neye bulaştığını bilmeye hakkı vardı. | Open Subtitles | اذا كان الأب بوبى سوف يتورط فى الأمر له الحق أن يعلم ما الذى سيتورط فيه |
| Kraliçe'nin maskesini giymeye onun hakkı yok! O bizim ırkımızda doğmadı! | Open Subtitles | ليس لديها الحق أن ترتدي قناع الملكة إنها لم تولد في قبيلتنا |
| - Burada olmaya hakkı var. - Çok az hakkı var. | Open Subtitles | ـ لديه الحق أن يكون موجوداً ـ لديه بعض الحقوق |
| Sayın Yargıç, bu kadının adil yargılanmaya hakkı var. | Open Subtitles | لديها الحق أن يتم الحكم عليها من قبل المحلفين |
| Tam bir açıklamada ısrarcı olabilirsin ama alma hakkın yok. | Open Subtitles | أجل ، لك الحق أن تطلب ذلك لكن ليس من حقك الحصول على أي رد |
| Yere düşüp, yüzünü yarmaya veya benimle gelmeye hakkın var. | Open Subtitles | لديك الحق أن تركع وأكسر وجهك وتأتي معي, تعال |
| Saçma varsayımlarla dalga geçmeye hakkın yok. | Open Subtitles | ليس لديك الحق أن تفضحي افتراضات جاهلة أنها ليست افتراضات |
| - Yalan mı? - Senin konuşmaya hakkın yok! Bu doğru değil! | Open Subtitles | ذلك غير صحيح، حتى الهراء له الحق أن يتكلم |
| Benim duyulmaya hakkım var! İşte buradasın. Ben de seni arıyordum. | Open Subtitles | لدي الحق أن يتم سماعي ها انت لقد كنت أبحث عنك |
| Tekrardan özür dilerim. Sana bağırmaya hakkım yoktu. | Open Subtitles | لذا أكرر اعتذاري، لم يكن لي الحق أن أصيح عليك. |
| Mutluluk beni reddettiğinden beri, hayattan zevk almaya hakkım var. | Open Subtitles | وحيث أن السعادة أنكرتني، فإن لي الحق أن أحظى بالمتعة بدلًا عنها. |
| Savunma sadece bir tanık çağırdığı için, ki bu mahkumdu, son olarak dinlenme hakkına sahiptir. | Open Subtitles | بما أن الدفاع قد قام باستدعاء شاهد واحد و هو السجين فاٍن له الحق أن يتحدث أخيرا |
| Bay Pupkin, size söylemem gerekenler var. Şu andan itibaren sessiz kalma hakkına sahipsiniz, anladınız mı? | Open Subtitles | يجب أن أخبرك هذا منذ هذه اللحظة , لديك الحق أن تبقي صامتاً |
| Sorgulama sırasında avukat bulundurma hakkına sahipsin. | Open Subtitles | لديك الحق أن يكون لديك محامي أثناء الاستجواب |