| bilge insanlar kuralları ne zaman ve nasıl eğeceklerini bilir. | TED | ان الحكماء يعرفون متى وكيف يمكن حني القوانين |
| bilge insanlar nasıl doğaçlayacaklarını bilir. | TED | ان الحكماء يعرفون كيفية الارتجال في هكذا مواقف |
| Size tanıdığım bazı bilge çocukları tanıtmak istiyorum ama önce, bir deveyi tanıtayım. | TED | أرغبُ أن أقدم لكم بعض الأطفال الحكماء جدًا الذين عرفتهم ولكن في البداية أود أن أعرفكم على الجمل. |
| Akıllı adamlardan da benim kızımı kesen serseriler kadar nefret ederim. | Open Subtitles | أكره الرجال الحكماء بقدر ما أكره الرجال الخسيسين الذين ينظرون لفتاتي. |
| Bilgelerde olması lazım gelen gözler birçoklarında yeni bilgeler görmeyi bekler. | Open Subtitles | أى عيون يملكها الحكماء ليرون نجماً جديداً وسط هذا الكم الهائل |
| Büyükler gelene dek üç şey yapmayı öneriyorum. | Open Subtitles | حتى وصول الحكماء , انا اقترح ثلاث مراحل لتنفيذها |
| Ama şimdilik senato bizim gibi yaşlı ve bilgelerin hizmetini bekler. | Open Subtitles | لكن شؤون مجلس الشيوخ تنتظرنا الآن لنضطلع بها , نحن كبار السن الحكماء |
| Ama Bağdat'ın soylularından bilge bir adam onları bir kehanetle rahatlattı... dedi ki, "Zamanı gelince, bir kurtarıcı gelecek... | Open Subtitles | لكن هناك حكيم من بين الحكماء أخبرهم بهذه النبؤة أنه مع مرور الزمن سيأتى محرر |
| Büyük aptal mı yoksa büyük bir bilge mi olduğuna, ...karar vermeye çalışıyorum. | Open Subtitles | إننى أحاول أن أقرر إن كنت أنت أحكم الحكماء أم أغبى الأغبياء |
| Gitmedik bilge, hekim, din adamı, müneccim bırakmadılar. | Open Subtitles | بينما إستشاروا كل الرجال الحكماء الأطباء والكهنة والمنجمون ؟ |
| Aynı İncil'deki üç bilge gibi onu takip ediyoruz. | Open Subtitles | نحن نتبعها إلى المنزل مثل الحكماء الثلاثة. |
| Kızılderili bilge adam bunu 2000 yıl önce fark etti. | Open Subtitles | الرجال الحكماء الهنود أدركوا هذا على قبل 2,000 سنة. |
| bilge adamlar zerafet adına dört! | Open Subtitles | أربعة من اجل الحكماء و سيدات روما الثلاثة |
| Ne söyleyeceğini biliyorum: Akıllı insan boyun eğer. | Open Subtitles | أعرف ما الذي ستقولينه بأن الحكماء هم من يقدمون التنازلات |
| Akıllı krallar gidip o adamların gözlerinin içine bakması ve onları dinlemesi gerektiğini bilir. | Open Subtitles | والملوك الحكماء لا بد أن ينظروا للرجال عينًا بعين، ويسمعوا أصواتهم |
| bilgeler, ha. Uyanıklar yani. Onlar ne bilirler ki? | Open Subtitles | الحكيمون، بالتأكيد، أنت تقصد الحكماء و ما أدراهم؟ |
| Zamanla çok şey değişti. Geçmişte, bilgeler sadece Avatar'a bağlıydı. | Open Subtitles | تغير الحال, ففي الماضي كان الحكماء أوفياء للآفاتار وحده |
| Shikoku'dan Büyükler artık gelmişti, ve isyancıların toplantısı başladı. | Open Subtitles | الان بما ان الحكماء من سيكوكو قد وصلوا , اجتماع الثوار قد بدء |
| Biz kutsal dağa saldırmak ve oradaki bilgelerin ölümsüzlük sırrını çalmak için güçlerimizi birleştirmeliyiz. | Open Subtitles | ...يجب علينا توحيد قواتنا للهجوم على الجبل المقدس لسرقة وتخليص سرّ الخلود من هؤلاء الرجال الحكماء |
| Ölülerin en zeki ve meşhur olanları ile konuşurdum. | Open Subtitles | سأتكلم مع الحكماء ليوجهوني في التعامل مع الأموات |
| # Akil adamlar söyleyemedi. Tavuk yumurtadan önce mi çıktı? | Open Subtitles | ♪الحكماء لم يخبروك ♪ ♪أن الدجاج يأتي قبل البيض؟ |
| Bütün bilgelere ve en usta hekimlere danıştık. | Open Subtitles | لقد أستشرنا جميع الحكماء "والأطباء من هنا وإلى "الأسكندرية |
| Buralarda hekimlerin nadir bulunması daima ilgi çekmeyi garanti eder. | Open Subtitles | الحكماء قليلين وبعيدين عن هذه المناطق كنا دائماً نضمن لفت الانضار |
| İhtiyarlara rapor vermem gerek. | Open Subtitles | علي أن أقدّم تقريرا إلى الحكماء |