| Duvardaki şu hayvanlar burayı sanki bir doğa tarihi müzesine çevirmiş. | Open Subtitles | كل هذه الحيوانات في الحائط .. إنه يبدو كمتحف للتاريخ الطبيعي |
| İlk iki isyan sırasında hayvanat bahçesindeki bütün hayvanlar öldürüldü. | TED | خلال الفترة الاولى من عمليتي التمرد , قاموا بقتل جميع الحيوانات في حديقة الحيوانات. |
| Aynı zamanda daha fazla Hayvan yetiştiriyoruz ve bu hayvanlar da insanlara yiyecek sağlıyor. | TED | وفي نفس الوقت، فإننا نربي المزيد من الحيوانات، وتساهم هذه الحيوانات في توفير الأغذية إلى البشر كذلك. |
| Açık okyanusta bir çok Hayvan var -- birçoğu ışık yapabiliyorlar. | TED | هناك الكثير من الحيوانات في المحيط والعديد منها يمكنه انتاج الضوء |
| Ormanın her bölgesinde, diğer hayvanlara karşın ezici bir baskınlık kurmuşlardır. | Open Subtitles | . إنهم يفوقون بالأهمية كل الحيوانات في أي مكان من الغابة |
| Sadece koşuyorum, hayvanlarla beraber karanlıkta koşuyorum. | Open Subtitles | كنت أجري في الحلم مع الحيوانات في الظلام |
| Bu gözlemi yapıyor: Bir çocukken hayvanları, yetişkinliğinize kıyasla iki kat büyük görürsünüz. | TED | وسجل هذه الملاحظة: أنك عندما تكون صبياً. ترى الحيوانات في ضعف حجمها مما تراه وأنت بالغ. |
| O gece, tüm hayvanlar, Bay Jermans yattığında yaşadığı yıllar göz önünde tutulursa hayvanların en akıllısı olarak takdir edilen... | Open Subtitles | في هذه الليلة كل الحيوانات اتفقت على انه حالما يخلد السبد جونز الى الفراش ستجتمع كل الحيوانات في اجتماع سري في الاسطبل |
| Hayvan barınağında yaşayan ve güzel olmadığı için kimsenin almak istemediği hayvanlar gibi görünüyormuş. | Open Subtitles | انها أشبه بهذه الحيوانات في الحجز التي لا يريدها أحد لأنها ليست جميلة |
| Kürk çiftliğindeki hayvanlar için herhangi bir kanun yok, dolayısıyla en ucuz metot en cazibi. | Open Subtitles | لا توجد قوانين تشير إلى قتل الحيوانات في مزارع الفراء، وبالتالي، فإن الأساليب الأقل كلفة هي الأكثر جاذبية. |
| Buna rağmen şuan bile, dünyanın farklı kutuplarındaki buz diyarlarında hayvanlar gelişiyorlar. | Open Subtitles | مع هذا إلى الآن، عند قطبي الأرض... تعيش الحيوانات في البرية المتجمّدة |
| Sonra, işler ciddileşince, hayvanlar ilgisiz kaldı. | Open Subtitles | وعندما كانت الحرب في ذروتها أصبحت هذه الحيوانات في طي النسيان |
| Peki. Hendeğe belki tehlikeli hayvanlar çizersin. Böylelikle kimse karşı tarafa yüzemez. | Open Subtitles | حسنًا، ربما يمكنكِ رسم بعض الحيوانات في الخندق حيوانات خطيرة، حتى لا يستطيع الأناس السباحة عبره |
| Hapiste olmakla alakalı, sanki hayvanat bahçesindeki hayvanlar gibi. | Open Subtitles | إنها حول الوجود في سجن مثل الحيوانات في حديقة الحيوان |
| Çiftlikte pek çok Hayvan var. Horozla gidip onlara bakmak ister misiniz? | Open Subtitles | هناك الكثير من الحيوانات في الحظيرة, أتريدون الذهاب مع الديك لرؤيتها ؟ |
| Doğumgünü partilerinde balondan Hayvan şişiren bir adam görünümü var. | Open Subtitles | يبدو كمَن يصنع بالونات بأشكال الحيوانات في حفلات عيد ميلاد |
| Adada başka yerlerde de hayvanlara işkence izlerine rastladılar. | Open Subtitles | وقد كان هناك العديد من حالات القسوة على الحيوانات في الأشهر الماضية |
| Köyün şefi de, hem köylülere hem de hayvanlara saldırıların arttığını doğruladı. | Open Subtitles | أكد زعيم القرية أن الهجمات علي كل من سكان القرية و الحيوانات في ازدياد |
| Böyle bir adamın hayvanlarla olmayı neden seçtiğini bir türlü anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أعلم لماذا يقبع شخص كهذا حول الحيوانات في المقام الأول؟ لا يجدر أن يكون له الحق إن سألتني رأيي |
| İki, adalet sarayında hayvanlarla ilişkiye girdiğinin yazılı itirafı, ölmem durumunda yetkililere verilecek. | Open Subtitles | ثانيهم، اعتراف كامل بشذوذك مع الحيوانات في قصر العدل سوف يبقى في خزانتي في حال لقيت مصرعي |
| Peki, iyi haber, sanırım, konuşmanın başlangıcında başladığım şey, insanların sadece zeki olmadığı, gerçekten biyolojik krallıktaki diğer hayvanları geride bırakacak kadar ilham verici şekilde zekiyiz. | TED | حسنا، الخبر الجيد، أظن، هو ما بدأت به في بداية المحادثة، وهي أن البشر ليسوا فقط أذكياء; هم أذكياء بشكل ملهم لباقي الحيوانات في المملكة البيولوجية. |
| Sen kör olası hayvanları kendi tezin için kullanıyorsun. | Open Subtitles | دائماً ما تستخدم الحيوانات في الدفاع عن وجهة نظرك |