Dolayısıyla soyunma odasında oturuyor ve dizlerimi bantlıyordum. | Open Subtitles | أنا جالس في غرفة الخزانات مقيد ركبتي بالشريط الاصق |
Sen ona soyunma odasında bir meyva gibi dolaşmayı öğretiyordun. | Open Subtitles | وجعلتيه يستعرض فى غرفة الخزانات مثل فاكهة. |
Öğle yemeğine su tankları dolmuş olacak, Bay Hersch. Sizi temin ederim. | Open Subtitles | الخزانات ستكون ملأى بحلول وقت تناول طعام الغداء، سيد هيرش، أنا أعدكم. |
Bir keresinde sağdakiyle az kalsın çıkıyordum. Kadın, dolap işinde. | Open Subtitles | كدت أواعد التي على اليمين، هي تعمل في مجال الخزانات |
Aynı sezar salatası, her sene sipariş ettiğim aynı dolaplar. | Open Subtitles | نفس سلطة السيزار ، نفس الخزانات التي اطلبها كل سنه |
Ben dolaplara bakayım. Siz kilere bakın. | Open Subtitles | انا سأبحث في الخزانات وانت افحصوا مخزن المؤن |
Müşterimiz içerde ve soyunma odası yolunda. Yürümesini devam ettirmesini sağlayın. | Open Subtitles | النشرة المتكرّرة في الدّاخل وعلى طريقه إلى غرفة الخزانات. |
Zamanımı kulüpteki soyunma odasında karşılaştırma işine mi harcadığımı sanıyorsun? | Open Subtitles | كَيْفَ لي أن أَعْرفُ؟ تَعتقدُ بأنّني أَقْضي كُلّ وقتي في غرفةِ الخزانات في النادي أعمل دراسة للمقارنة؟ |
Basketbolda berbatımdır ve bilirsin, kazandığımızda genellikle soyunma odamızın dışında bizi alkışlamayı... bekleyen birsürü insan vardır. | Open Subtitles | أنا سيء في كرة السلة أنتي تعرفين أنه عندما يكون هناك مجموعة من الأشخاص ينتظرون عند الخزانات |
Eski futbol yıldızı soyunma odasında seni her sabah görmeye alışkın. | Open Subtitles | نجم كرة قدم سابق أعتاد رؤيتك كل صباح أمام الخزانات |
Eğer sol tarafta ben otururken arasalardı tankları ben karıştırırdım. | Open Subtitles | لم يقل أحد أنها غلطتك إذا كن أنا في ذلك المقعد و صدر إلى الامر لكنت قمت بتحريك الخزانات |
- tankları boşalt, yüzeye çabuk. | Open Subtitles | كل الخزانات ضربت . ارتفعوا لسطح الماء ارتفعوا لسطح الماء |
5 adam tankları mühürlerken dumanlardan öldü. | Open Subtitles | مات خمسة من الابخرة المتسربة من الخزانات |
Pek çok dolap var. Hepsinin kilidi de iyidir. | Open Subtitles | هناك عدد من الخزانات وكلها مزودة بأقفال متينة |
İşte yine dolap kapaklarını yapıştırmış. | Open Subtitles | لقد أغلقت الخزانات الملعونه بالصمغ مجددا |
Sivri uçlar, dolaplar, duylar. | Open Subtitles | أنا أقصد , الحافات الحاده الخزانات , والمقابس |
Özür dilerim. Sesi yapan bendim. Bana araştırmamı söyledin ve ben de bu dolaplara bakıyordum. | Open Subtitles | آسف، هذا أنا فحسب، أخبرتني أنأتقصى،لذابدأتالبحثفيهذه الخزانات.. |
tank ve kamyonların motor yağları katılaşmıştı. | Open Subtitles | الوقود كانت يتجمد داخل الخزانات فى الدبابات |
- Bütün bu çam iğnelerini ve dolapları süpürmek istiyorum. | Open Subtitles | هو أن أزيل كل هذة القطع من الشجرة وأنظف تلك الخزانات أنها مليئة بالغبار |
Belki de evrakları şu dolapların arkasına atabiliriz ve ya... | Open Subtitles | ربما يمكن أن نلقى الشيك خلف أحد الخزانات مثلا |
Şimdi tek yapmam gereken, bu anahtarı... birkaç bin dolapta deneyip birini açması için dua etmek. | Open Subtitles | الآن كل ما علينا القيام به هو ادخال المفتاح إلى بضعة آلاف الخزانات وندعو بأن واحداً يفتح |
Suni kar işini yapan şirket geçen hafta kullanılan bütün tankların burada depolandığını söyledi. | Open Subtitles | شركة تشذيب الأشجار المسؤولة عن الثلج قالت أن هنا توضع الخزانات التي يستعملونها خلال الأسبوع |
Safra tanklarında son tahliyeden kalan biraz hava olmalı. | Open Subtitles | لابد أن هناك بعض الهواء مازال موجود فى الخزانات من الإفراغ |
Öyle sanırım. Tanklar dolu,pilot ayık. | Open Subtitles | أعتقد ذلك ، إن الخزانات مليئة و الطيار ليس للتغيير |
Bu bidonlar neyin nesi? | Open Subtitles | ما هذه الخزانات ؟ |
Tim, bidonları yaklaştır. | Open Subtitles | تيم ، ركز الصورة على هذه الخزانات |