Yüzde bir ölüm ihtimaliniz bile olsa, efendim o sandviçteki marulu yer miydiniz? | Open Subtitles | لوكان هناك احتمال واحد بالمائة أنك ستموت ، سيدي هل كنت ستأكل الخس في ذلك الساندويتش ؟ |
40 yaş üstü bir dans ekibine katıldım, tabağımdaki soğan halkalarının altındaki marulu yemeye başladım ve erkek arkadaşım sayesinde meditasyon yapmaya başladım. | Open Subtitles | لقد إلتحقت بفريق رقص فوق الأربعين بدأت في أكل الخس في طبقي تحت حلقات البصل و بدأت في ممارسة التأمل بفضل "صديقي "كريس |
Hiç badem, üzüm, domates, marul ve ananastan yapılmış bir salata yediniz mi? | Open Subtitles | هل تناولتم يوماً سلطة باللوز و العنب و الطماطم و الخس و الأناناس ؟ |
Çavdar ekmeği arasında, salata ve hardallı bir hindili sandviç diliyorum ve zombi hindi istemiyorum. | Open Subtitles | أتمنى شطيرة ديك رومي مع الخبز الطحيني، مع الخس والخردل، ولا أريد أي ديوك فضائية. |
Marulun ne kadar para ettiğini biliyorsun. | Open Subtitles | الخس. انت ترى كل الأطعمة المشحونة لاورغولا و إنديف و الهراء |
Düzgün bir sandviçte peynir, ekmeğe yakın durarak marulla arasında bir ıslaklık bariyeri kurar. | Open Subtitles | في الساندويتش الأصلي يضعون الجبنة بجوار الخبزة لتخلق حاجزا رطبا بينها و بين الخس |
İhtiyacımız olan biraz temiz hava. Hem bir tane marul da alırım. | Open Subtitles | القليل من الهواء المنعش هو كل ما نحتاجه، و سأجلب بعض الخس |
Çok utandığım için, dünyadaki tüm marulları yedim ve onlara bunu izlettim. | Open Subtitles | أشعر بالإحراج, لذا آكل كل الخس الموجود في العالم و أجبرهم على مشاهدة ذلك |
- Yani Bibb marulu, hurma ve cevizli salata. | Open Subtitles | اذا طبق سلاطة الخس مع السالمون بعض المكسرات مع السلاطة نعم |
Aşçıya marulu ızgara koymasını, az parmesan, limon suyu ve karabiber eklemesini söyle. | Open Subtitles | فقط قولي للطباخ أن يقوم بشواء الخس و يضع القليل من الصلصة و عصير الليمون و الفلفل الأسود المسحوق |
Çünkü marul gibi bir şeyi sistemde kaybettiğimizde, sadece biraz önce açıkladığım gibi yaşam döngüsü sonundaki etkiye sahip olmayız, aynı zamanda o marulu büyütmek durumunda oluruz. | TED | لأننا عندما نفقد شيئا مثل الخس من النظام لن يكون لدينا فقط ذلك التأثير الذي بينته في نهاية الحياة و لكننا توجب علينا ان نزرع الخس |
Onun yerine yeşil fasulye ve peynirli salata yiyeceğiz. | Open Subtitles | لأنكِ فقط من أرادت كل هذا سنتاول سلطة الخس و مكرونة البوتانيسكا |
Marketten aldığın salata çamaşır suyuyla yıkanıyor. | Open Subtitles | الخس المُعَلَب الذي تشترينه من المحلات يُغسَل بالكلور. |
18 Şubat. Annem yine yeşil salata yaptı. Hâlâ nefret ediyorum." | Open Subtitles | الثامن عشر من فبراير أمي أحضرت الخس من جديد، ولا أزال أكرهه |
Tanrıya şükür ki sadece Marulun üstüne basmış. | Open Subtitles | اتضح بأنه داس على بعض من الخس. الحمد الله |
O Marulun yaşam döngüsü etkisi astronomik boyutta. | TED | تأثير دورة حياة الخس امر فلكي |
Hepimiz bundan aldık! Onu marulla besleyebiliriz. | Open Subtitles | كلنا لدينا القمل , نستطيع أن نطعمهم الخس |
Ona bak, dünyayı geziyor, bense mutfağında marul doğramakla vakit geçiriyorum. | Open Subtitles | وهى تسافر حول العالم وأنا عالق هنا فى مطبخك أغزل الخس |
marulları onunla görüşmen lazım. | Open Subtitles | .يجب عليك أن تذهبي وتتفاوضي معه حول الخس |
- Açlıktan ölüyorum! - Lahana çorbası olmasa iyi olur! | Open Subtitles | انا جوعانة, ارجو الا يكون هناك حساء الخس |
Saçma sapan bir şeyi marula sarmış yiyordu. | Open Subtitles | لقد كان يأكل الخس الملفوف من الكلام الفارغ لماذا ؟ |
Candace bize marullu sandviç yapıyor. | Open Subtitles | كانديس يجعلنا أكل السندويشات ملفوفة في الخس. |
Bu zavallı küçük Marullar bol bol atılıyorlar, çünkü sebze çekmeceleri gerçekten de sebzeleri taze tutmak için tasarlanmamış. | TED | يرمى هذا الخس المسكين شمال , يمين , وسط لأن ادراج الهشاشة هذه لم تصمم لكي تبقي الخس رطبا |