| Ama yaratıcı cesaret için olan çağrı yenilik ya da alaka için değil. | TED | ولكن الدعوة إلى الشجاعة الخلاقة ليست دعوة للحداثة أوتبيان الأهمية. |
| yaratıcı potansiyellerinin önündeki engeleri kaldırarak, Afrika'nın geleceğinde bir değişiklik yapabiliriz. | TED | من خلال فتح الأبواب و تغذية الروح الخلاقة الكامنة نستطيع أن نخلق خطوة تغيير في مستقبل إفريقيا. |
| Gerçekten de bu girişimi ve yaratıcı ruhu biyolojide yakalar. | TED | إنه يجسد حقاً تلك الروح الخلاقة المنظمة للبيولوجيا. |
| Yani bizim nesilde, biz bu platform üzerinden birbirimize 140 karakteri aşmayacak ve birazcık yaratıcı olan mesajlar yolluyorduk. | TED | و هكذا أصبح جيلي, يرسل الرسائل واحداً للآخر على هذه المساحة كل ما تحتاجه هو 140 حرفاً و قليل من الموهبة الخلاقة. |
| Başka bir deyişle, gerçek bireysel yaratıcılık suçtur. | Open Subtitles | في الدول الشيوعية. وبعبارة أخرى، حقيقة الفردية الخلاقة هي الجريمة. |
| Dersler ancak kafa bulandırır. Gerçek yaratıcılık ihtimalini yok eder. | Open Subtitles | المحاضرات ستبلد عقلك و تدمر حاسة الإبداع الخلاقة |
| Toplumla ilgili yaratıcı çözümler için global bir organizasyon yönetiyorum. | TED | أنا أدير منظمة عالمية للحلول الخلاقة للمشكلات الإجتماعية |
| Ve ayrıca biliyordu ki bu bize bir güven duygusu veriyor ve birer tasarımcı olarak yaratıcı riskler almamıza izin veriyordu. | TED | وكان يعلم أن ذلك يعطينا نوعا من الثقة ويسمح لنا بأخذ نوع المجازفات الخلاقة التي يجب أن نأخذها كمصممين. |
| Bu alandaki önemli işlerin çoğunun ve yaratıcı işlerin tamamının ödeneği bireysel yardımlarla karşılanıyor. | TED | معظم واهم الاعمال الخلاقة في هذا الجانب مدعومة بمساهمات خاصة |
| Ve Şangay yaratıcı Sanayi haftasında bir sergiye davet edildik. | TED | وفي نفس الوقت، دعينا إلى معرض في أسبوع شانغهاي للصناعة الخلاقة |
| Ben bu dizinin yaratıcı danışmanıyım, bu da demek oluyor ki bana danışılmadan yaratıcı birşey yapılmamalı. | Open Subtitles | أتعرف، أنا مستشار الأفكار الخلاقة لهذا المسلسل مما يعني أنه لا يجب حدوث شيء خلاق بدون استشارتي |
| Ama tutkuları, Schrödinger'in yaratıcı dehası için katalizördü. | Open Subtitles | لكن حبهما أثبت أنه هو المحفز لعبقرية شرودينجر الخلاقة |
| Eskiden büyük bir turun rehberiydim ama sonra yaratıcı farklılığı yaratmak için kendi yolumu çizdim. | Open Subtitles | لقد كنت مرشدا لمن يمشون المسافات الطويلة ولكن حدثت قطيعة بسبب ما يمكن أن تُطلق عليه الفروق الخلاقة |
| Buraya düşmanca bir şiddet bekleyerek geldik ancak Evren'in en büyük yaratıcı harikalarını keşfediyoruz Yıldız Doğumu. | Open Subtitles | ..توقعنا مصادفة أهوال عنيفة لكننا إكتشفنا واحدة من أعظم روائع الكون الخلاقة ولادة النجم |
| Hem de yaratıcı tepkiler, tıpkı bir sanatçı ya da müzisyeninkiler gibi. | Open Subtitles | الخلاقة طبعا مثل التي يعطيها الفنانون والموسيقيون |
| Ama bazen de biraz yaratıcı oluruz. | Open Subtitles | لكننا نرغب فى بعض الأمور الخلاقة بعض الأحيان |
| Eskiden büyük bir turun rehberiydim ama sonra yaratıcı farklılığı yaratmak için kendi yolumu çizdim. | Open Subtitles | لقد كنت مرشدا لمن يمشون المسافات الطويلة ولكن حدثت قطيعة بسبب ما يمكن أن تُطلق عليه الفروق الخلاقة |
| yaratıcı Anakronizmleri Koruma Topluluğu. | Open Subtitles | أدعوكِ للانضمام إلى جمعية حماية الأحداث التاريخية الخلاقة. |
| Bilirsin, bazen yaratıcılık hayatının en kötü döneminde gelir. | Open Subtitles | تعرفين, الطاقة الخلاقة تأتي احيانا من أدنى نقطة في حياتك |