Ama bilimadamları, gözyaşının nasıl yararlı olduğuna dair hala kesin bilgilere sahip değiller. | TED | ولكن مازال العلماء غير متأكدين كيف ولماذا تكون الدموع نفسها مفيدة على وجه الدقة. |
İsabetli seçimlerle birlikte tam olarak gerçek jüri gibi tepki veriyorlar. | Open Subtitles | و مع درجة مذهلة من الدقة يستجيبون مثل المحلفين الأصلييين تمامًا |
Dediğim gibi, zanlıların elenişinde çok titiz davrandık. | Open Subtitles | كما كنت أقول ، أننى كنت أفكر أننا كنا في غاية الدقة في الطريقة التى استبعدنا بها المشتبه بهم |
Size veya ekibinize, karşı hiçbir şeyim yok ama benim iş hassas bir tür gerektirir sadece yıllarca kazanılan aşinalıkla geliyor. | Open Subtitles | لا أحد ضدك أو فريق عملك ولكن عملي يتطلب نوعا من الدقة و هو لا يأتي إلا من سنوات من الألفة |
İki tarafta da isabet oranını arttıracak deniz mühendisleri var. | Open Subtitles | لديك مهندسيين بحريين على كلتا الجانبين إجراء تعديلات لتحقيق أقصى قدر من الدقة. |
Fotoğraf makinemi kurup bu hiyerogliflerin yüksek çözünürlükte fotoğraflarını çekeceğim. | Open Subtitles | سأقوم بإعداد الكاميرا لأخذ بعض الصور عالية الدقة لتلك الكتابات |
Ve teknoloji ile tabii ki kesinlik ve doğruluk kazanıyoruz. | TED | والذي توفره لنا هذه التكنولوجيا الحديثة هو بالتأكيد الدقة والإنتظام |
Latverya Elçiliği'ne yapılacak hareketler büyük derecede incelik gerektirir. | Open Subtitles | الرجل الحديدي على حق , أي تحرك في السفارة اللاتفيرية يجب أن يكون التعامل به بدرجة كبيرة من الدقة |
Bu, ekibimin inceleme ve buz tabakalarını güncel haliyle karşılaştırma işlemi üzerinde çalıştığı 2 milyon yüksek çözünürlüklü görüntü üretti. | TED | فنتج عن ذلك مليونا صورة عالية الدقة يفحصها حاليا فريق عملي ويعالجها لمقارنتها بالظروف المعاصرة للصفيحة الجليدية. |
Daha kesin bir insan hayatı temsilinin ötesinde, kadınlar dahil, neredeyse 3,8 milyar insanın günlük tecrübeleri bu gezegende dişi olarak tanımlanıyor. | TED | ولمزيد من الدقة في تمثيل الحياة البشرية، فقد ضمت هذه الحياة تجارب يومية لحوالي 3,8 مليار شخص يُعرّف كأنثى على هذا الكوكب. |
Bir çocuğu elektrikli sandalyeye oturtacak ifadeleri kesin olması gerekir. | Open Subtitles | الشهادة التي يمكن أَن ترسل الولد إلى الكرسي الكهربائي يجب أَن تكون بهذه الدقة. |
Bu doğruluk, insan zekâsının kesin bir zaferiydi. | Open Subtitles | هذا النوع من الدقة هو انتصار للذكاء البشري |
Ne kadar sıklıkta yalan itiraf olduğunu asla tam olarak anlayamayız. | TED | وحقيقة، لا يمكننا أن نعلم على وجه الدقة كم مرة تحدث اعترافات كاذبة. |
Depremden, kasıragadan veya volkanik patlamalardan farklı olarak asteroid etkileri tam olarak tahmin edilebilir ve engellenebilir. | TED | على عكس الزلازل والأعاصير أو الانفجارات البركانية، يمكن توقع تأثير الكويكب على وجه الدقة ويمكن ردعه. |
Şüpheli ayrıca çok titiz. | Open Subtitles | بالإضافةِ إلى أنَّ هذا المذنب شخصٌ شديد الدقة وأقرب للوسوسة |
Bugün, sinir koruyucu prostatektominin bir kısmını kendisi yapmayı umuyor; erektil fonksiyonu koruyabilen inanılmaz hassas bir disseksiyon. | TED | هي تأمل فعلاً اليوم أن تقوم ببعض عمليات الجراحة العصبية، تشريح بالغ الدقة من شأنه أن يحافظ على وظيفة الإنتصاب. |
Biraz isabet kaybı yaşayabilirsiniz ama fazlasıyla hızlanacaksınız. | Open Subtitles | الآن ، قد تفقد الدقة قليلا ، ولكن عليك الحصول على الكثير من السرعة. |
potansiyel olarak yüksek çözünürlükte kameralar olacaklardır. Bu bizim çalışmalarımız arasında yer alıyor. | TED | يمكننا ان نحصل على مجسات بصرية عالية الدقة انه هذا العمل الذي نعمل عليه |
Konum belirleme için kesinlik çok önemlidir ve gelişmeler sadece son 10 yıl içerisinde oldu. | TED | في المواقع الجغرافية ، الدقة ضرورية و التقنية تطورت فقط في العشر سنوات الأخيرة. |
Fabrika ve laboratuvarlar daha iyi araç gereçler ve daha detaylı süreçlerle kesinlik oranını artırıyorlar. | TED | المصانع والمعامل تزيد من الدقة باستخدام معدات أفضل وإجراءات مفصلة |
İşin doğrusu, şampanya tıpası açıldıktan hemen sonra dökülmektedir ama... | Open Subtitles | من اجل الدقة الشامبانيا يجب صبها فورا بعد فتح الزجاجة |
Evet, ama sanırım Dakiklik ritim'de biraz farklı. | Open Subtitles | لم أتأخر أبداً بلى ، ولكن أعتقد أنّ الدقة في المواعيد لاعلاقة لها بالإيقاع |
Bu tür bir inceliği her kim yaptıysa ciddi yeteneklere sahip olmalı. | Open Subtitles | هذا النوع من الدقة - من فعل هذا حقاً فهو يملك بعض المهارات الخطيرة |
Dostum, kurnazlık sanatını öğrenmelisin. | Open Subtitles | أنت يا صديقي، عليك أن تتعلم الفنون الجميلة من الدقة |