| Bundan 66 milyon yıl önce *matleitis denen, en eski otların kanıtları bulunmuştu. | Open Subtitles | كان منذ 66 مليون سنة، الدّليل على العشب المُبَكِّر الذي وجد على الأطلاق ، المُسَمًّى ماتلييتيس. |
| Savcılık savunmasını tamamladığında tüm kanıtları sunduğumuza inanıyordum. | Open Subtitles | ... عندما أخذ الإدّعاء إستراحة شعرت بأننا قد تحمّلنا الدّليل الذي لدينا |
| Cassie ölürken aslında bana gerçek kanıtları getiriyordu. | Open Subtitles | لقد كانتْ (كاسي) تحضر إليّ الدّليل الملموس حينما ماتتْ. |
| Hâkimin teyp kaydını delil olarak sunmaktan başka seçeneği yok. | Open Subtitles | القاضي لم يكن لديه أي خيار سوى السّماح بعرض شريط الفيديو وهو الدّليل |
| Bunun nedeni, delil bu kadının özel dosyasının içindedir, ki onlar o dosyaları vermeyi reddediyorlar. | Open Subtitles | لأنّ الدّليل متواجد في ملفاتهم الشّخصية ، و التي يرفضون تسليمها ببساطة |
| Merhametli sürücümüz sadece kanıtı almak için değil kadının öldüğünden emin olmak için de oradaydı. | Open Subtitles | السّامريّ الطّيّب لم يكن هناك ليحضر الدّليل وحسب. لقد تأكّد أيضًا من أنّها قد ماتتْ. |
| Winstone Tom'a kanıtı vermemiş. | Open Subtitles | وينستون لم يسلّم توم الدّليل |
| Karşınızda duran bu kadının Kuzey Işıkları olarak adlandırılan suç örgütünün lideri olduğuna dair kanıtları gördünüz. | Open Subtitles | لقد رأيتم الدّليل بأنّ المرأة التي خلفكم هي رئيسة منظمة إجراميّة تسمّى (نورذيرن لايتس). |
| kanıtları yok ettiler. | Open Subtitles | لقد دمّروا الدّليل... |
| - Onu yakalayacağız. - Herhangi bir delil var mı? | Open Subtitles | سوف نقبضُ عليها ما هو الدّليل حتّى الآن؟ |
| - Neden kanıtı bize getirmedin? | Open Subtitles | -لِمَ لمْ تجلب الدّليل إليّنا فحسب؟ |