| Steve? Bokun tekisin, Doug. Daha sonra plaja gitmek ister misin? | Open Subtitles | ستيف، أنت أحمق دوغ هل تريد الذهاب إلى الشاطئ لاحقاً |
| Ama birlikte bir şeyler yapabileceğimizi umuyordum, plaja gitmek gibi. | Open Subtitles | لكن كنت آمل أن نمضي وقتاً معاً مثل الذهاب إلى الشاطئ والمرح |
| plaja gitmek istiyorum. Okyanusu görmek ve kumları hissetmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد الذهاب إلى الشاطئ وأريد رؤية البحر والإحساس بالرمال |
| Çünkü Jung Won ile beraber Sahile gitmek istiyorum. | Open Subtitles | لأني أرغب في الذهاب إلى الشاطئ مع يون جايو. |
| Ama ben Sahile gitmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد الذهاب إلى الشاطئ. |
| Benimle plaja gitmek ister misin? | Open Subtitles | مرحباً، هل تريدين الذهاب إلى الشاطئ برفقتي؟ |
| Günlük, kolayca, hiç düşünmeden yaptığımız, plaja gitmek veya yerden bir şey almak gibi onca şeyin stres ve anksiyeteye yol açabileceğini kim bilebilir ki? | TED | من كان يتخيل أن العديد من المهام التي نقوم بها ونتعامل معها كمسلمات، مثل الذهاب إلى الشاطئ أو حتى حمل شيء من الأرض، يمكن أن تكون مصدراً للقلق والتوتر؟ |
| Cidden Seninle plaja gitmek... ... travma geçirme sebebi. | Open Subtitles | الذهاب إلى الشاطئ معك أمر مصدم |
| plaja gitmek ister misin? | Open Subtitles | أتودين الذهاب إلى الشاطئ ؟ |
| Kim plaja gitmek ister? | Open Subtitles | من يريد الذهاب إلى الشاطئ ؟ |
| plaja gitmek ister misin? | Open Subtitles | أتودين الذهاب إلى الشاطئ ؟ |
| Sahile gitmek istemiyorum. | Open Subtitles | -لا أريد الذهاب إلى الشاطئ . |