| Altın Kryptonite güçlerimi sonsuza kadar elimden alabilir. | Open Subtitles | أنتَ تعلم أنّ الكريبتونيت الذهبيّ سيجرّدني من قوايّ للأبد. |
| Altın spirali sonraki yinelemeye doğru genişletirsek sonraki olayın burada olacağını görürüz. | Open Subtitles | إن وسّعنا اللولبَ الذهبيّ نحوَ التكرار التالي |
| - Hangi yıldı? - 55. Altın çağ. | Open Subtitles | ـ إنها رسمت عام 1950 ـ بل في 1955، العصر الذهبيّ |
| Şimdi Altın tahtına otur, benim sana sağladığım güvenli yerden savaşı izle. | Open Subtitles | الآن اجلس على عرشك الذهبيّ وشاهد هذه المعركة من المأمن الذي أوفّره لك. |
| Belki de Altın çocuğumuz o kadar da Altın değildir. | Open Subtitles | ربّما فتانا الذهبيّ ليس ذهبيًا في الأخير. |
| Altın kalpli hırsız yada altına sevdalı bir kalp | Open Subtitles | اللصّ ذو القلب الذهبيّ أو بالأحرى، القلب الذي يهوى الذهب |
| Sonuncusu Altın bir kılıçtı. | Open Subtitles | النوع الأخير ،هو السيف الذهبيّ |
| Lütfen Abe Profesyonel Güreşlerin Altın Çağı'ndan hikayeler anlat. | Open Subtitles | أرجوك يا "آيب" دعني أبتع لك العشاء. مُقابل أن تحكي لي بعضاً من أيام العصر الذهبيّ.. |
| Keskin çenen Altın zırhın... | Open Subtitles | فكّكَ المُربّع، درعُكَ الذهبيّ. |
| Altın Çağ'dan Altın Çağ'a. | Open Subtitles | من العصر الذهبي إلى العصر الذهبيّ. |
| Altın Kryptonite izini geri döndüremezsin. | Open Subtitles | ليس هناك إضمحلالاً حينما يتعلّق الأمر بـ(كلاك الذهبيّ). |
| Eskiden kullandığın büyük Altın anahtara ne oldu? | Open Subtitles | -ماذا حدث لذلك المفتاح الذهبيّ الضخم؟ |
| Fibonacci'nin Altın spirali. | Open Subtitles | لولب ''فيبوناتشي'' الذهبيّ |
| Casusluğun Altın dönemindeymişiz gibi davranmaya devam ediyorsunuz fakat geçmiş dönemlerde tek bilgi kaynağımız insanlardı. | Open Subtitles | و كأنّكِ مصرّةٌ على الادّعاء أنّنا ما نزال نعيش في العصر الذهبيّ للجواسيس... حينما كان الذكاء البشريّ هو المصدر الوحيد المتوفّر |
| Hala casusluğun Altın çağında yaşıyor gibi davranıyorsunuz tek kaynağın insana dayalı istihbarat olduğu günlerde. | Open Subtitles | و كأنّكِ مصرّةٌ على الادّعاء أنّنا ما نزال نعيش في العصر الذهبيّ للجواسيس... حينما كان الذكاء البشريّ هو المصدر الوحيد المتوفّر |
| Daha 22 yaşında "Altın Eldiven" kazanan adamla Afganistan'da "Bronz Yıldız" kazanan adamla sen aynı adamsın. | Open Subtitles | تُدركَ أنّك ذات الرجل الذي فاز بـ "القفّاز الذهبيّ" في عمر الـ22. ووسام النجمة الذهبيّة في (أفغانستان)، ذات الرجل! |
| Hayır, benim rengim Altın rengidir. | Open Subtitles | لا، الذهبيّ هو لون حظّي. |
| - Bu Altın rakam. | Open Subtitles | . إنّه العدد الذهبيّ |
| Her şey Altın Çocuk George'a çok kolay geliyor. | Open Subtitles | كٌل شىء يأتي بمنتهي السهولة للفتي الذهبيّ جورج ! |
| Altın yüzük. | Open Subtitles | الخاتم الذهبيّ! |