| 2005'e gelene kadar erime alanının inanılmaz derecede genişlediği görüldü. | Open Subtitles | ولكن بحلول الـ 2005 ، توسّعت منطقة الذوبان بشكل كبير |
| Bu erime hızıyla bir hafta daha iyi durumda oluruz. | Open Subtitles | بمعدل الذوبان الذى حدث فسنصمد لحوالى أسبوع أخر |
| Görünüşe göre, bir erime tanıklık. Hiç tedavi düşündüm? | Open Subtitles | نشهد على الذوبان كما يبدو هل فكرت أن تتعالج ؟ |
| Şu an pek çoğumuz Güney kutbu buz tabakasının erimeye başladığına ikna olmuş durumda. | TED | ونحن مقتنعون كثيراً الآن أن غرب القارة القطبية الجنوبية، غطاء الجليد في غرب القطب الجنوبي، بدأت في الذوبان. |
| Yazla gelecek erimeyi beklemektense, donmuş denizin üzerinde hızla güneye ilerliyorlar. | Open Subtitles | بدلاً من إنتظار الذوبان الصيفي للجليد ، فإن الوافدون الجدد يذهبون بإستعجال للجنوب فوق البحر المتجمد. |
| Derin okyanus da aynı zamanda daha az bir hızda ısı kazanıyor, ve enerji, tüm gezegende eriyen buz ağına gidiyor. | TED | المحيط العميق يكتسب الحرارة كذلك بمعدل أقل، والطاقة تسير نحو الذوبان الصافي للجليد في جميع أنحاء الكوكب. |
| Ancak son yıllarda bu erimenin ölçeği arttı ve halen artıyor. | Open Subtitles | لكن في السنوات الأخيرة، بدأ معدّل هذا الذوبان بالازدياد |
| Bu da, ısının daha da artması, doğal olarak daha çok erime, daha çok moulin ve çok daha hızlı bir son demek. | Open Subtitles | وهذا يؤدي إلى زيادة في الذوبان وزيادة في هذه الأسطوانات العميقة وزوال للكتلة بشكل أسرع |
| Gelecekte olacak erime bu yılki gibi aşırı olursa bunun gibi kutup ayıları açılıktan ölebilir veya suda boğulabilir. | Open Subtitles | لو كان الذوبان مستقبلاً شديداً هكذا فقد تجوع دببة كهؤلاء أو يغرقون أو يُفقدَون في البحر |
| erime miktarındaki yıllık artış devam ederse daha fazla ayı açlıktan ölecek. | Open Subtitles | لو استمرّت الزيادة السنوية في معدّل الذوبان فستجوع دببة أكثر |
| Büyük erime ayılar için her zaman zor olmuştur, ancak yakında Yaz aylarından sağ çıkmak imkanız hale gelebilir. | Open Subtitles | يظلّ الذوبان العظيم صعباً دائماً على الدببة لكن قريباً، النجاة بالصيف قد يصبح مستحيلاً |
| Son 30 yılda erime miktarında büyük değişiklikler oldu. | Open Subtitles | معدّل الذوبان الصيفي تغيّر على مدار السنوات الـ30 الماضية |
| erime hat safhada ve ekip bu olayın tam da ortasında. | Open Subtitles | ،كان الذوبان في قمّته وكان الفريق في بؤرته |
| Süperman, buzdağları erimeye başladı bile. | Open Subtitles | سوبرمان، والأنهار الجليدية بدأت بالفعل في الذوبان. |
| Buz erimeye başlayınca, su olunca, göreceksin ne kadar güzel olabileceğimizi. | Open Subtitles | حينما بدأ الثلج فى الذوبان ليصبح هو البحر |
| Buz erimeye başlayınca, su olunca, göreceksin, ne kadar güzel olabileceğimizi. | Open Subtitles | حيث يبدأ الثلج فى الذوبان ليصير هو البحر |
| Buzların erimesiyle oluşan sular denize karışıp erimeyi hızlandırıyor. | Open Subtitles | تنساب مياه الذوبان من الأرض لتختلط بالبحر مما يسرع من ذوبان القشرة الجليدية فوق البحر |
| Küresel ısınmaya rağmen buzullar erimeyi kesti. | Open Subtitles | على الرغم من الاحتباس الحراري فإن الجليد القطبي توقف عن الذوبان |
| Kuzey Kutbu'nda, hedefimiz kutup ayısı ailesine yakınlaşıp onları hızlı eriyen dünyalarında görüntülemekti. | Open Subtitles | في القطب الشمالي، كانت غايتنا الإقتراب من عائلة الدب القطبي وتصويرهم داخل هذا العالم سريع الذوبان |
| Bunun için erimenin zirvede olduğu dönemde hayatta kalmak, suya dalmak ve buz üzerinde uçmak zorunda kalacaklardı. | Open Subtitles | لعمل ذلك، لزمهم أن يعيشو على الثلج ويغوصون أسفله ويطيرون فوقه أثناء ذروة الذوبان العظيم |
| Yazla beraber 24 saat güneş ve eriyerek değişen bir yeryüzü yapısı gelir. | Open Subtitles | يجلب الصيف 24 ساعة من ضوء النهار... و الذوبان يغير شكل المنظر الطبيعي... . |
| ... büyük buzlar çözülmeye ve su Afrika'ya dönmeye başlıyor. | Open Subtitles | بدء العصر الجليدي في الذوبان وعادت المياه لأفريقيا |
| Yüzeyde oluşan havuzlar, daha fazla güneş ışını emerek buzların erimesini hızlandırıyor. | Open Subtitles | البرك المتكوّنة عبر السطح تمتصّ أكثر من حرارة الشمس مسرّعة الذوبان |
| Karların erimesiyle birlikte yollar bataklığa dönmüştü. | Open Subtitles | ستبدأ الثلوج قريباً فى الذوبان محيلةً الطرق إلى جحيم من الأوحال |