| Sayid Michealin tarif ettiği yere geldiğinde sadece koca bir boşlukla karşılaştı. | Open Subtitles | وصل سعيد في المخيم الذي وصفه مايكل فقط ليجده فارغا | 
| Duvara ulaştık ve Latin'in tarif ettiği zayıf tarafa baskı kurduk. | Open Subtitles | وصلنا إلى الجدار ودفعنا حيث موضع الضعف الذي وصفه اللاتيني | 
| Babamın tarif ettiği hırsız bu. Kesinlikle. | Open Subtitles | أنه السارق الذي وصفه أبي بالضبط | 
| Anton'un çizdirdiği robot resimlerle | Open Subtitles | باستخدام الرسم الذي وصفه انطون | 
| Westcott'ın çizdirdiği robot resimdekiyle aynı adam. | Open Subtitles | " هذا نفس الرجل الذي وصفه مخطط " ويسكوت | 
| Babanın bir dostu. Pek de tarif ettiği küçük meleğe benzemiyorsun. | Open Subtitles | لست الملاك الصغير الذي وصفه. | 
| Pek de tarif ettiği gibi küçük bir melek değilsin. | Open Subtitles | لست الملاك الصغير الذي وصفه. | 
| Richard Heller'ın tarif ettiği çizim bu. | Open Subtitles | هذا رسم للشخص الذي وصفه (ريتشارد هيللر. | 
| Gottlieb'ın tarif ettiği adam sadece bir önseziyle bir seri katili farketmiş. | Open Subtitles | الرجل الذي وصفه (جوتلييب)... لقد كشف قاتل متسلسل اعتمادًا علي حدسه | 
| Ve Mace'in tarif ettiği o filo var ya? | Open Subtitles | و ذلك الاسطول الذي وصفه (مايس)؟ |