| Etnosferin bütünlüğünü tehdit eden değişim veya teknoloji değil. Bunu yapan güç. Egemenliğin sert yüzüdür. | TED | إنه ليس التغيير أو التكنولوجيا الذي يهدد سلامة المحيط العرقي. أنها القوة الوجه الفظ للسيطرة |
| ..herkesi sıfır vermekle tehdit eden adam. | Open Subtitles | الغشاش الحقيقي الوحيد هو الشخص الذي يهدد الجميع من الصفر |
| Tüm insanlığı tehdit eden, geçmişteki bir sırrı gizlediler. | Open Subtitles | المخفي من الماضي الخاص بي هو سِر الذي يهدد كل البشرية |
| Varsayalım ki tüm halkın akıl sağlığını tehdit eden gürültü kirliliği probleminin çok mantıklı ve çok uygun bir çözümü olsun. | Open Subtitles | لنقل بشكل افتراضي انه كان هناك حل منطقي ومناسب لمشكلة التلوث الضوضائي الذي يهدد الصحة العقلية للمجتمع بأكلمه |
| Seni sen yapan her şeyi tehdit eden izi. Öyle bir şey olduğunu ikimiz de biliyoruz. | Open Subtitles | ذلك الذي يهدد كل شيء أنت عليه نحن نعلم أنه موجود |
| Kolonimizin varlığını tehdit eden bir insanoğlu. | Open Subtitles | البشري الذي يهدد وجود مستعمرتنا |
| Yaşamımızı ve gücümüzü tehdit eden Ragnar Lothbrok'un büyüsünün üstesinden gelmeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن نتغلّب على سحر (راجنر لوثبروك)، الذي يهدد قوتنا وبقائنا. |
| Callen sanırım Tenez'i tehdit eden adamı bulduk. | Open Subtitles | (كالن) اعتقد اننا وجدنا الشخص الذي يهدد (تيانِز) |
| Beni havuç ile tehdit eden bir adam. | Open Subtitles | الرجل الذي يهدد لي مع الجزرة. |