| sürünerek gitmek işe yaramaz. Saklanacak yer yok. | Open Subtitles | لا فائده من محاوله الزحف اليه لا يوجد تغطيه |
| Kayaların üzerinde sürünerek ilerleyemeyeceğimi biliyordum. Çok büyük ve düzensizdiler. | Open Subtitles | عرفت أني لا أستطيع الزحف على هذه الصخور كانت كبيرة و متشابكة |
| Karanlıkta sürünmeye alışmalısın çünkü ülkenin en iyi ödül avcılarını peşine takacağım. | Open Subtitles | من الافضل أن تعتاد علي ، الزحف فى الظلام بقية ايامك لأنني سأحضر أفضل مجموعة من مقتفي الأثر وصيادي الرجال بالعالم |
| Sevgililer günü çiftler için olabilir ama Gezi herkes için. | Open Subtitles | عيد الحب ربما يكون للأزواج لكن الزحف للجميع |
| Son amelim sürünmek olsun. | Open Subtitles | تطلب مني الزحف على بطني الشيء الأخير الذى أفعله |
| Bütün bir gününüzü de alsa güneşin kavurucu sıcağında etrafta yürüyüş yapın. | Open Subtitles | وحتى لو استمر كل اليوم الزحف في الحر , أشعة الشمس الملتهبة |
| Kıça şaplak atma, yerde emekleme cinsel istismar... | Open Subtitles | الضرب على المؤخرة و الزحف على الأرض الإهانة الجنسية |
| Eğer savaşıyorsan, savaşmayı bırak... eğer uygun adım yürüyorsan, yürümeyi bırak. | Open Subtitles | إذا كنت تقاتل، توقف عن القتال إذا كنت تزحف للقتال، توقف عن الزحف |
| sürünmeyi, tırmanmayı, ip işini, teknik ip işlerini ve daha pek çok kompleks insan hareketlerini yapabilmeniz gerekiyor, oraya ulaşmak için. | TED | فذلك يتطلب منا الزحف ، والتسلق ، وأعمال حبال ، أعمال حبال تقنية والكثير من الأعمال الأخرى اليدوية المعقدة للوصول إليها. |
| Çoğu yerde sürünerek veya oyuklarda gizlenerek yiyecek bulur. | Open Subtitles | معظمها يحصل على غذائه عن طريق الزحف والحفر في الأرض. |
| Eğer bilinci yerinde olsaydı acı çektiği için büzülmüş olur ya da sürünerek kaçmaya çalışırdı. | Open Subtitles | إذا كان واعياً، كان سيلتفُّ متألّماً أو حاول الزحف بعيداً |
| Görünen o ki, ateş altında kalınca sürünerek kaçmaya çalışmış. | Open Subtitles | على ما يبدو أنه حاول الزحف لتجنب خط النار |
| İçinden sürünerek geçersek, kapıyı dışarıdan açabiliriz. | Open Subtitles | وإن كان بوسعنا الزحف خلالها فينبغي أن نستطيع فتح الباب من الجانب الآخر |
| Ben de çalabileceğim bir şey var mı diye sunağa doğru sürünmeye başladım. | Open Subtitles | لذا بدأت في الزحف نحو المذبح لمعرفة ما إذا كان هناك شيء يمكنني أن أسرقة |
| Ben yorucu yürüyüşlere hazırım,sürünmeye değil. | Open Subtitles | و، وأنا على استعداد لكدح ولكن ليس الزحف. |
| - Gezi akiyor ve Winston çantasini aldi. | Open Subtitles | الزحف بدأ يلف و وينستون سيكون الأخير |
| sürünmek için uzun, koşmak için sarp. | Open Subtitles | المسافه طويله و مكشوفه بالنسبه الى الزحف لذا سيكون الوضع اشبه بمباره |
| Çocuklar, İmparator ve ben, yarınki yürüyüş için zamanında dönmenizi istiyoruz. | Open Subtitles | أنـا والقيصر نريدكم أن تعودوا في الوقت المناسب من أجـل الزحف غداً |
| Bu emekleme olayını unutabilir miyiz yani artık? | Open Subtitles | لذا هل يمكننا فحسب ترك موضوع الزحف يمضي ؟ |
| Göte şaplak atma, yerde sürünme cinsel aşağılama. | Open Subtitles | الضرب على المؤخرة و الزحف على الأرض الإهانة الجنسية |
| Ama bu sefer çitlerin altından değil ...vizeni alarak gel. | Open Subtitles | وهذه المرة لا الزحف تحت سياج. ولكن مع تأشيرة سليمة. |
| Ticaret sürmekten öte sürünüyor gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدوا أن العمل ليس مستمراً يشبه كثيراُ الزحف بعيداً |
| emeklemeye başladığından beri, oraya gidebilmesini istiyorum gerçekten. | Open Subtitles | منذ أن أستطاعت الزحف وأنا أريدها حقا أن تذهب إلى هناك |
| Havalandırma labirentinde emekleyerek Marshall'ın odasına gidip, şifre bozucuyu alacaksın kasa odasına geçeceksin ve şifreleri bozacaksın. | Open Subtitles | ستضطر الى الزحف خلال متاهة من الأعمدة الى مكنب مارشال وتأخذ المفتاح, وتصل الى القبو, ثم تفك الرمز, |
| Emekleyemediğinde koşsan iyi olur. | Open Subtitles | ¶تفضّل الهروب فـيما يمكنك الزحف¶ |