| O iki turist'i vurduğun gün... ne kadar kokain çekmiştin? | Open Subtitles | .. اليوم الذى أطلقت فيه النار على إثنان من السائحين كم كمية الكوكايين التى نلتها ؟ |
| - İhtiyacımız olan turist dolarlarını getiriyorlar. | Open Subtitles | إنهم يحضرون دولارات السائحين أكثر من ذي قبل |
| Turistleri kaybederiz ve o vakit yol kenarındaki mısırlarımızı kim alacak? | Open Subtitles | سنفقد السائحين من سيشترى الذرة التى أبيعها على جانب الطريق عندئذ؟ |
| Fisherman ların iskelesinde takılıcam, Turistleri yanlış yönlendircem. | Open Subtitles | سأجلس عند ميناء صيادين السمك أعطي السائحين إرشادات خاطئة |
| Bugün turistler önünde fotoğraf çektiriyorlar. | Open Subtitles | ثم الآن، تَفِد إليها وفود السائحين يصوّر بعضهم بعضًا. |
| - Hayır, inan bana, çığlık çığlığa turistlerin arasında olmak istemez. | Open Subtitles | انه لايريد ان يكون بقرب مجموعة من السائحين الذين يستمرون بالصراخ |
| STAN: Çoğu turistin bu hayvanların ne kadar tehlikeli olabileceği hakkında bir fikri yok. | Open Subtitles | الكثير مِن هؤلاء السائحين لا يعلمون أن تلك الحيوانات برية |
| Bazen biz burada yaşayanlar siz turistlere hiç de acımıyoruz. | Open Subtitles | أحياناً نحن المواطنين نشفق على السائحين المساكين |
| Onu bir turist gibi giydirip beceriyor. | Open Subtitles | لكن ليس هذا فقط ، بل يجعلها ترتدى ملابسها مثل السائحين وبعد ذلك يحردها من ملابسها بغرض التفتيش. |
| Sezon zamanı çok fazla turist geliyor. | Open Subtitles | سيأتي العديد مِن السائحين خلال موسم السياحة. |
| Kellene yedi milyon dolar ödül koydular ve sen hala bir turist gibi takılıyorsun. | Open Subtitles | يعرضون مكافأة سبعة ملايين دولار لمن يرشد عنك و أنت تجلس هنا كأحد السائحين |
| Buraya zaten kahrolası bir sürü turist geliyor! | Open Subtitles | لعن الله السائحين يحضرون هنا بأى طريقه |
| Buralara fazla turist uğramaz. | Open Subtitles | نحن لا نستقبل الكثير من السائحين هنا |
| Turistleri kandırmaya çalışanlardan nefret ederim. | Open Subtitles | أنا أتضايق عندما أرى الناس تستغل السائحين |
| Ajit, o Turistleri eğlendirmekle meşgul! | Open Subtitles | اجيت دعك منها فهر مشغوله بتسليه السائحين |
| Hani her şeyin fotoğraflarını çeken uzun beyaz çoraplı komik çantalı turistler olur ya? | Open Subtitles | تعرفين هؤلاء السائحين الممسكي بالكاميرات و يرتدون جوارب بيضاء طويلة إلى ركبهم, و يرتدون حقائب الوسط؟ |
| Sinatra, Rat Pack... tüm beyaz kodamanlar ve turistler Strip'ten buraya gelirdi. | Open Subtitles | سيناترا, جميع العناوين الرئيسية تقول بأن السائحين هبطوا من العراء |
| Ve bu turistler, valizlerin içine karışıyor. | Open Subtitles | تحولت كومة الحقائب إلى مجموعة من السائحين |
| turistlerin ıvır zıvırını K-2'ye çıkaran çocuklarla ilgili bir projeyi tamamlamam gerekiyordu. | Open Subtitles | كان علي إنهاء مشروع على الشبان الذين ينقلون السائحين لتسلق ال"كي 2". |
| turistlerin bahşişleriyle geçiniyorum. | Open Subtitles | ينبغى أن أعيش من السائحين والإكراميات. |
| Ve önceki sahne, bir grup turistin lobide ayakta beklediği bu sahnenin içinde çözülüyor. | Open Subtitles | والتي حدث لها مزج من المشهد السابق إلى مجموعة من السائحين عندما كانوا يقفون في صالة الفندق |
| Meksika'da turistlere skuba dalışları yaptırdım. | Open Subtitles | في "المكسيك" اعتدتُ أن أرافق السائحين في جولات الغطس. |