| Gidip yiyecek bir şeyler alın. Hurdacı saat üçte açılıyor. | Open Subtitles | من الأفضل أن تذهب لتحضر الطعام فالمكب يفتتح الساعة الثالثة |
| Belki de saat üçte, Dr. Cox'un beni şef doktor ilan edeceğindendi. | Open Subtitles | أو ربما كنت متوتراً, لأنه في الساعة الثالثة سيعينني رئيساً جديداً للمتدربين |
| Müşteriye "kupalar saat üçte elinizde olur" demiştim. | Open Subtitles | لقد أخبرت الزبون أن الكؤوس ستكون موجودة في الساعة الثالثة |
| Olumsuz. Saat üç yönünde bir tane var. Diğer ikisini bu tarafa çektim. | Open Subtitles | هناك أحدهم فى إتجاه الساعة الثالثة سأجذب الآخرين إلى هذا الطريق |
| Yapabileceğimin en iyisi ayın 29' u Cuma günü Saat üç' te. | Open Subtitles | أفضل ما يمكنني تقديمه هو يوم الجمعة 29 في الساعة الثالثة |
| Aynen öyle. Saat üçe randevu yazdım. | Open Subtitles | بالضبط، حجزت لكِ موعد الساعة الثالثة تماماً |
| Geçen gece üzüm suyunu fazla kaçırmışım. saat üçte dağıldık. | Open Subtitles | إفراط في العنب ليلة أمس لم أفرغ المنزل حتى الساعة الثالثة |
| 10 Eylül saat üçte Marina'yla randevun var. | Open Subtitles | لديك ميعاد مع مارينا الساعة الثالثة فى العاشر من سبتمبر لا تنسى |
| - Salı ve Cuma. - Cumaları saat üçte. | Open Subtitles | أيام الثلاثاء و الجمعة لكن في أيام الجمعة عند الساعة الثالثة |
| Perşembe günü saat üçte bir açılışa katılacağım. Dördüncü var mı? | Open Subtitles | لدي مكان يوم الخميس الساعة الثالثة ألديكِ رابع؟ |
| Ama dün gece, saat üçte uyandım..., inanılmaz bir kalp yanmasıyla. | Open Subtitles | لكن الليلة الماضية صحوت الساعة الثالثة فجراً معانية من أشد أنواع الحموضة التي واجهتني |
| Ödemeyi tam olarak saat üçte yapmalı. | Open Subtitles | ستقوم بالتسليم الساعة الثالثة فجرا بالضبط |
| Bu yüzden, görüşmenin devamı için yarın saat üçte tekrar bekliyorum. | Open Subtitles | لذلك ستأتين غدا الساعة الثالثة لإكمال المقابلة |
| Orada dikkatli ol. saat üçte kilitliyorlar. Onu öldüreceğim. | Open Subtitles | توخ الحذر هناك إنهم يقفلونها الساعة الثالثة سأقتله |
| Eve gelince beni uyandırır dedim. Saat üç olduğunda hala evde değildi. | Open Subtitles | ولكن لم تكن المنزل الساعة الثالثة صباحاً، لذا إتّصلتُ بهاتفها الخليوي. |
| Parker, Saat üç yönünde geri geliyor. | Open Subtitles | باركر, حركة مزدوجة باتجاة الساعة الثالثة. |
| Fountain'de, evet, tamam Saat üç gibi orada olabilirim. | Open Subtitles | النافورة , حسنا سأكون هناك في الساعة الثالثة |
| Saat üç olmadan avcı kulübesine vardık. | Open Subtitles | ليس قبل الساعة الثالثة سنتمكن من الوصول الى المنزل الريفي |
| Başındaki, Saat üç nöbetçisi öldürüldü. | Open Subtitles | رجل حراسة الساعة الثالثة لقي حتفه |
| Şimdi eve git, bir ön taslak çıkar ve Saat üçe kadar e-postayla gönder. Tamam mı? | Open Subtitles | إذهبي للمنزل, واكتبي المقال, وقومي بإرساله على بريدي الالكتروني في الساعة الثالثة |
| Eğer Saat üçe kadar dönmezsek B planını uygulayın. | Open Subtitles | إذا لم نعد في الساعة الثالثة فتحولوا للخطة ب أضبطوا ساعاتكم |
| Bu ev yapimi bir video, bunu sabah saat ucte kendim yaptim. sadece benim gercek dunyami size gosterebilmek icin. | TED | فيديو أعددته أنا في البيت الساعة الثالثة صباحاً سأريكم كيف هو عالمي ، ما لا ترونه عادةاً |
| Tamam. Beni arar mısınız, lütfen? TELEFON NUMARASI VERİLMİŞTİR Ama, Bakın! Sakın sabahın üçünde yazıcınızı tamir etmemi istemek için aramayın. | TED | حسنا.هللا اتصلت بي الان ؟ ولا تتصلوا بي جميعا الساعة الثالثة فجرا تطلبون مني اصلاح طابعتكم |