| Gümüş alaşım, üretilmiş en güçlü metal. | Open Subtitles | السبيكة الفضية واحدة من أحسن الأشياء |
| Dürüst olmak gerekirse Lex Dünya' da buna benzer bir alaşım YOK! | Open Subtitles | للصدق "ليكس" لا شئ يماثل تلك السبيكة |
| alaşım paslanıyor. | Open Subtitles | السبيكة صدأة. |
| Bu altın külçeyi alıp çocuklara gösterebilir miyim? | Open Subtitles | هل تمانع أن أخذ هذة السبيكة وأريها لرجالى ؟ |
| metal bir külçeyi alıp, kelepçeye dönüştürüyoruz. | Open Subtitles | و نأخذ السبيكة المعدنية و نحولها إلى أصفاد |
| Ateş, patlamalar, inanılmaz basınçlar. Bu metal hepsinden sağlam kurtulabiliyor. | Open Subtitles | الحريق، الإنفجارات، الضغط الشديد، بوسع تلك السبيكة الصمود أمام كلّ هذا |
| Belki de Klarissa'nın dirsek kemiğindeki yaraları yapan alaşımlı objeyle aynı şey yüzünden oluşmuştur. | Open Subtitles | ربما تمت هذه العلامات بواسطة نفس السبيكة التي اصابت زند كلاريسا |
| Çene kemiğindeki ufalanmalardan örnek aldım ve sol dirsek kemiğindeki yaralara neden olan aynı alaşımlı objeyi buldum. | Open Subtitles | وهو كذلك، حسنا، أنا قمت بمسح مناطق الرضوض في الفك السفلي ووجدت آثار من نفس السبيكة التي الحقت الضرر بالزند الايسر |