| bodrum, onun bize yeniden dönebilmesi için oldukça uygun bir yer. | Open Subtitles | ذلك السرداب يمكن أن يكون مخبئاً مناسباً إذا أغاروا علينا مجدداً |
| bodrum kattaki bazı eşyalarını almaya gelmiş. | Open Subtitles | لقد جاءت للحصول على بعض أغراضها من السرداب |
| Tamam, şu küçük, sanatsal projeni bitir, ben Bodruma bakacağım. | Open Subtitles | حسنا, انتهي من حرفك ومشروعاتك الصغيره انا سافحص السرداب الخارجي |
| Akraba içi ilişkiden doğan oğlumuzu evde misafir varken bodrumda saklıyoruz. | Open Subtitles | وإننا نحاول إبقاء إبننا المعاق في السرداب عندما يكون لدينا ضيوف |
| Dümdüz gidin, sonra sağa dönün Kasa tam önünüze çıkacak. | Open Subtitles | سرن في خطٍ مستقيم ومِن ثم اتجهن يساراً. وسترين السرداب أمامكن. |
| bodrum katında şu temizlik işimiz var. | Open Subtitles | علينا الاستمرار في تنظيف ذلك الشيء في السرداب. |
| Tanrı ses yalıtımlı bodrum için babamı korusun. | Open Subtitles | يبارك الله أبّي من أجل، السرداب العازل للصوت. |
| bodrum katında yaşar. Gerçi kötü bir insan değildir. | Open Subtitles | تعيش في السرداب مع ذلك، فهي ليست شخص سيئ |
| Söylersem dolabım bodrum katında olmaz, müdürün odasına yollanmam ve kusana kadar sınıfta kahvaltı edebilirim. | Open Subtitles | إذا أخبرتهم ، لن يكون لدي خزانة في السرداب لن أُرسل لمكتب المدير ويمكنني أن أنتاول فطوري في الفصل حتى اتقيأ |
| En iyisi Bodruma gidelim. Zamanımız yok, cephanemiz yok. | Open Subtitles | . من الأفضل أن ننزل إلى ذلك السرداب انظر ، لا وقت لدينا ، لا زخيرة لدينا |
| Çocuklarınızı ve savaşamayacakları Bodruma götürün. | Open Subtitles | أريدكم أن تأخذوا أطفالكم وأي شخص لا يجب عليه أن يحارب إلى السرداب |
| Gece yarısı Bodruma geldi... ve nerede olduklarını sordu. | Open Subtitles | نزل الى السرداب في منتصف الليل و سألني أين مكان العظم |
| O işi neden bodrumda ya da garajda yapmıyor ki? | Open Subtitles | لمَ لا يسعه أن يفعل ذلك في السرداب أو المرآب؟ |
| Baba, bu saatte bodrumda ne yapıyorsun ? | Open Subtitles | أبي، مـاذا تفعـل في السرداب في هذا الوقت المتأخّر؟ |
| O şeylerin gelmesine izin verirsem Kasa hiç var olmayacak. | Open Subtitles | لن يوجد السرداب إذا سمحت لتلك الأشياء بالعبور |
| Tamam, bu saçmalığı keselim, suyu kapatalım ve bodrumdan dışarı pompalayalım. | Open Subtitles | حسناً، كفّوا عن الهراء الآن ولنقطع المياه ونصفّي السرداب من المياه |
| O mahzende dört saat beklerken biz rehineydik işte. | Open Subtitles | الرهينة هو ماكنّا عليه في السرداب لمدة 4ساعات ونصف |
| - kasayı bulmalı ve kodu kırmalıyız. Her zamankinden. | Open Subtitles | حسناً ، لابد من العثور على السرداب وحل رموز الشفرة ، كالمعتاد |
| Senin için değil tabii. Sen mahzene hapsedileceksin. | Open Subtitles | ليس بالنسبة لك كما هو واضح , أنت ستكون مثبتاً بالقفل في السرداب |
| bodrumu sen mi temizledin? | Open Subtitles | هل قمتِ بتنظيف السرداب مثلما قلتِ للعمدة ؟ |
| Her giyinmen gerektiğinde Bodrumdaki kurutucuya mı gideceksin? | Open Subtitles | كل مرة تريد أن تلبس سوف تستخدم مجفف السرداب ؟ |
| Görmek için gece yarıları kasaya mı iniyorsun? | Open Subtitles | هل تزور السرداب في آخر الليل؟ فقط كي تراها؟ |
| Kasada bana da lazım olan bir nesne var. Cam göz. | Open Subtitles | الغرض الذى أحتاجه من السرداب هو العين الزجاجية |
| Bunun gibi bir mezardan, mahzeni kapadıldıktan 3 gün sonra çalınan hazineyi Mısır'a daha yeni geri getirdim. | Open Subtitles | لقد أحضرت مؤخرآ كنزآ الى مصر قد سرق من مقبرة مثل هذه... بعد مرور ثلات ليالى من أغلاق السرداب... ... |
| Kasadan çıktığında seni alıp, Rooks'a götüreceğim. | Open Subtitles | سآتي لإصطحابك بعد مغادرتك "لـ"السرداب" لتلاقي "روكس |
| Üstün olarak sana kasanın güvenliğini sağlamanı emrediyorum. | Open Subtitles | بما إنى رئيستك آمرك بتأمين السرداب .. أيتها الجندية |