| şüphe çekmeden aletleri başka ülkelere taşımak için paravan da olabilir. | Open Subtitles | وقد تكون طريقة لنقل المعدات إلى بلد آخر دون دفع الشبهات |
| şüphe uyandırmamak için operayı sonuna kadar izlediler. | Open Subtitles | بقوا إلى نهاية المسرحية حتى لا يثيرون الشبهات |
| Ben birçok erkek ben şüphe çekmeden olabildiğince var. | Open Subtitles | . وضعت قدر ما أستطيع من الرجال بدون أن أثير الشبهات |
| Onlara satmayı planlıyordun, bu masum ayakları da şüpheleri önlemek için... | Open Subtitles | خططتِ لبيعه لهم, و تصَنَّعتِ هذه السذاجة لئلا تقعي بموضع الشبهات |
| Bu şekilde davranmaya devam edersen şüpheleri üzerine çekersin, Ofuku-dono. | Open Subtitles | بمثل هذه التصرفات ستثيرين الشبهات ياسيـدة اوفوكو |
| Evet, o şüpheler, o sahneler öyle uzayıp gidemezdi. | Open Subtitles | إن تلك الشبهات والمشاهد لا ينبغي لها أن تتكرر |
| Sakın aklınızdan çıkarmayın şüphelerden arınmış olmam gerektiğini. | Open Subtitles | ،تذكرا أن تُنجزاه بإتقان .لأكون بعيدًا من الشبهات |
| ...bu işe giren kişilerin masum, bilim adamı ve ahlaken temiz olmaları gerektiği. | Open Subtitles | بحاجه لـ الدوافع التي هي محض العلميه و فوقها الشبهات من الناحية الأخلاقية |
| Böylece teferruatlı aletleri şüphe çekmeden yapabiliyor. | Open Subtitles | لهذا كان قادراً على أن يصنع آداة متطوّرة بدون أن يُثير الشبهات |
| şüphe çekmeden bir hedefi etkisiz hale getirmenin pek çok yolu var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الطرق للتخلص من هدفاً بدون رفع الشبهات |
| Günlüğün kaynağının kesinliği şüphe götürmez. | Open Subtitles | مصدر المذكرة موثوق به و فوق مستوى الشبهات |
| Bu noktaya şüphe uyandırmadan erişmek çok zor olacak. | Open Subtitles | من الصعب جدًّا الوصول إلى هناك بدون إثارة الشبهات |
| Çok hızlı yürümemeliyiz, bu şüphe uyandırabilir. | Open Subtitles | ما كان ينبغي علينا الذهاب بسرعة لأن ذلك كان ليثير الشبهات و كذلك الأمر بالنسبة للسارق |
| Daha sonra tüm yapmamız gereken şüphe uyandırmadan trafiğe karışmak. | Open Subtitles | ثم كل ما علينا فعله هو الإختلاط بالمرور بدون إثارة الشبهات |
| Terminalin çıkışlarını tutsunlar. Havaalanı güvenliğine söyle, şüphe çekmesinler. | Open Subtitles | واجعليهم يغلقوم البوابات، واجعلي أمن المطار ليبقوا على دورياتهم، فلا يقوموا بأي شيءٍ يثير الشبهات |
| Çünkü bu kendinden şüphe uyandırmamak için mükemmel bir yol. | Open Subtitles | لأن هذه ستكون الطريقى المثلى لوضع نفسك فوق الشبهات |
| Kurbanın eşi konuşmamış, şüpheleri iş ortağına çevirmiş. | Open Subtitles | الزوجة حاولت العناد ألتقت الشبهات على شريك العمل |
| Bu adam üzerindeki şüpheleri ortadan kaldırmalıydım. | Open Subtitles | لقد أبعدتُ هذا الرجل الواقف هنا عن الشبهات |
| Eğer bu konuda şüpheleri olmasaydı böyle bir şey yapmazdı. | Open Subtitles | الآن, انت تقوم بعمل مثل ذلك اذا كان لديك بعض الشبهات |
| Özel bir mesele diyerek, bütün şüpheleri üzerinize çekiyorsunuz. | Open Subtitles | آنسه دبنهام ... فى قضايا القتل لا يوجد شأن خاص و المراوغه تولد الشبهات |
| şüpheler tüm profesyonellere düşer ... | Open Subtitles | إذا تم القبض ...عليك , كل الشبهات تقع على |
| Onu şüphelerden uzak tutmak için, ama kurşun yanlış yere gitti. | Open Subtitles | لإبعاده عن الشبهات لكن الرصاصة طاشت |