| Yemek yediği her restoranda beleş yemek yemeyi kabul eden polis memuruna bakın! | Open Subtitles | هذا ما يقوله الشرطي الذي يقبل بأخذ وجبة مجانية من المطعم كل يوم |
| Ya da Leo'yu olay yerinde gördüğüne yemin eden polis? | Open Subtitles | أو ماذا عن ذالك الشرطي الذي أقسم انه رأى ليو في مسرح الجريمة? |
| Dışarıdaki polis memurunun, silahı var mı onun? | Open Subtitles | الشرطي الذي يقف بالخارج هل يملك سلاحاً؟ |
| Dışarıdaki polis memurunun, silahı var mı onun? | Open Subtitles | الشرطي الذي يقف بالخارج هل يملك سلاحاً؟ |
| Bu şehir için neredeyse hayatını veren bir polise. | Open Subtitles | الشرطي الذي كاد أن يعطي حياته إلى هذه المدينة هو حقير. |
| Her gece şef salatası alan polis memuru... | Open Subtitles | الشرطي الذي يشتري السلطة من هنا كل ليلة.. |
| Ailemi korumakla görevli olan polis kız kardeşime sulanıyor. | Open Subtitles | الشرطي الذي من المفترض أن يحمي عائلتي يضايق أختي. |
| Yaninda tasidigi silahi metronun tuvaletinde unutan polis de öyle. | Open Subtitles | وكذلك الشرطي الذي ترك سلاحه الجانبي، في حمام قطار الأنفاق |
| Atları doğru tahmin eden o polis değil misin sen? | Open Subtitles | أقول لكَ ، ألستَ ذلك الشرطي الذي يعرف عن الخيول؟ |
| Onun gitmesine müsaade eden polis, kendi kıçını tekmelemeli. | Open Subtitles | لا بُدّ وأنّ الشرطي الذي سمَح لها بالمرور يركل نفسه |
| Görüştüğün ve benden nefret eden polis mi? | Open Subtitles | هذا الشرطي الذي أجريت مقابلة معه الذي يكرهني؟ |
| Seni takip eden polis bu. | Open Subtitles | ذاك هو الشرطي الذي يتعقبك |
| Beni öneren polis memurunun ismini aldınız mı? | Open Subtitles | هل تعرف اسم الشرطي الذي أحالك إلي؟ |
| The New York Bulletin internet sitesi şu vurulan polis memurunun kendine geldigi haberini paylaşmiş. | Open Subtitles | نشرت (نيويورك بولتون) على الانترنت أن الشرطي الذي أصيب إستعاد لتوه وعيه |
| Çünkü benim tek anladığım yanımızdan ayrılan bir polise karşı yürütülen bir yozlaşma davası. | Open Subtitles | أتعلم , ان كل ما أراه هي قضية فساد ضد الشرطي الذي لم يعد معنا |
| Telleri tımbırtadan bir polise ne dersin? | Open Subtitles | ماذا عن الشرطي الذي يتدلى سلسلة ؟ |
| Asla pes etmeyen bir polise ihtiyacı var. | Open Subtitles | انه يحتاج الى الشرطي الذي لن يتخلى عنه. |
| Çünkü nöbetçi polis memuru bir hemşirenin rahatlatıcı kollarındaydı. | Open Subtitles | كان الشرطي الذي يحرسه بين يديّ الممرضة الآمنتين |
| Veznedar kadın paramı almadı, polis memuru yoldaki çukuru kapatmama izin vermedi, hapishanedeki adama sözümü dinletemedim. | Open Subtitles | موظفة الضرائب التي رفضت أخذ مالي الشرطي الذي لم يدعني أردم الحفرة حارس السجن الذي القاني في السجن الانفرادي |
| Annemi buraya getiren polis memuru ne çalmaya çalıştığını söyledi mi? | Open Subtitles | الشرطي الذي جلبَ والدتي إلى هنا هل قالَ ما الذي حاولت سرقتهُ؟ |
| Emma'nın evinin oradaki adam, gitmemize izin verecek olan polis. | Open Subtitles | الرجل في مكان إيما، الشرطي الذي كان الذهاب إلى دعونا نذهب. |
| Affedersiniz efendim. Yemek yememiş olan polis siz miydiniz? | Open Subtitles | عفواً، سيدي هل أنت الشرطي الذي لم يأكل؟ |
| Suçluları kovalayan bir polis de otobüsü basıp silahını ona doğrultuyor. | Open Subtitles | الشرطي الذي كان يطارد اللصوصَ صعد اليه واشهر المسدس |
| Sen şu hapse düşen polis değil misin? | Open Subtitles | أو في حاسوبي ، ألست أنت ذلك الشرطي الذي قضى كل ذلك الوقت في السجن؟ |