| Ama sanırım küçük kardeş olmak, yıllar boyu bu duyguların inşa edilmesine sebep oluyor. | Open Subtitles | لكن بما أنه الشقيق الأصغر تراكمت هذه المشاعر في داخله لسنوات |
| Genç, daha az başarılı, abisinin başarılarına göz koyan küçük kardeş. | Open Subtitles | الشقيق الأصغر الأقل نجاحـًا يطمع في ملايين أخيّه الكبير |
| İçlerinden sadece küçük kardeş korkmamış. | Open Subtitles | الوحيد الذي لم يخاف هو الشقيق الأصغر |
| Sizi Yüzbaşı Jonathan Randall'ın küçük kardeşi Alexander Randall'ı tanıştırayım. | Open Subtitles | أسمح لي أن أقدم الكسندر راندال الشقيق الأصغر للنقيب جوناثان راندل |
| Arkadaşımın küçük kardeşi burada kayboldu. | Open Subtitles | لقد أختفى الشقيق الأصغر لصديقه من هذا الطريق |
| - O Frank'in küçük kardeşi! | Open Subtitles | هذا يكون الشقيق الأصغر لـ "فرانك"! |