| Burada tahta olan tek şey, gardırobun arkası. Her seferinde bir oyun Lu. | Open Subtitles | ـ الخشب هو الشييء الوحيد الموجود هنا ـ هذه مجرد تهيؤات |
| Çünkü tüm bu yıllar boyunca onları tok tutan tek şey olduğu için. | Open Subtitles | لأنه الشييء الوحيد الذى جعلهم متخمين طوال هذه السنوات. |
| Eksik olan tek şey benim imzam. | Open Subtitles | نتائج نهائية، الشييء الوحيد الذى ينقصها هو توقيعى. |
| Mantıklı olan tek şey bu değil. | Open Subtitles | ليس هذا الشييء الوحيد المنطقيّ. |
| Öldürdüğü tek şey, bir şişe konyaktır. | Open Subtitles | الشييء الوحيد الذى قتله هو زجاجة الـ "براندى". |
| Ve affedemeyeceğim tek şey ne biliyor musun? | Open Subtitles | أتعلم الشييء الوحيد الذى لا أغفره؟ |
| Tanrı'nın bir vampirin ulaşamayacağı yere koyduğu tek şey. | Open Subtitles | الشييء الوحيد الذى أبعده الرب عن متناول (مصاصين الدماء). |
| Hayatta ölümüne kaçacağım tek şey var, o da sensin, Coffee. | Open Subtitles | الشييء الوحيد في الحياة الذي يجعلنى أهرب سريعاً هو أنت يا (كوفي). |