| Echo'yla ben de içeri gelip bira içsek ve müzik dinlesek? | Open Subtitles | لماذا لا الصدى و اذهب فقط في وبيرة والاستماع إلى الموسيقى؟ |
| Echo Romeo Beş, Bokböceği ve Yerdomuzu'na ulaştık. | Open Subtitles | الصدى روميو خمسة، عندنا إتصال بخنفساء الروث وآكل النمل. |
| Bazen taraf tutmak, yankı odalarında sıkışmak ve bir daha hiçbir zaman aynı fikirde olmamakla lanetlenmiş gibi görünebiliriz. | TED | قد يبدو الأمر أحيانًا أننا محكوم علينا بالانحياز، وأن نكون عالقين في غُرف الصدى وألا نتفق مرة أخرى أبدًا. |
| Ve biz onu alabilirsek, kulaklarımıza müzik gibi gelecek, çünkü gözlemlenebilir evrenin, yaradılışımızın o anındaki sessiz yankı olacaktır bu. | TED | و إذا تمكنا من تسجيله، فسيكون موسيقى لآذاننا، لأنه سيكون الصدى الهادئ للحظة الخلق، خلق كوننا المنظور. |
| eko bir anormallik saptadı. EKG bunu onayladı. | Open Subtitles | فحص الصدى أظهر خلل بالتوصيل و رسم القلب أكد هذا |
| Yankıyı bitirir en azından ve sıcak tutar. | Open Subtitles | من الممكن أن تقضي على الصدى وتدفيء المنزل |
| Gizlilik Projesi'nin bir parçası olan Echo denen bilgisayar programına erişiminiz var. | Open Subtitles | أنت تملك حرية الوصول "لبرنامج كمبيوتر يدعى "الصدى وهو جزء من الشبح |
| Gizlilik Projesi'ne göz atarken Echo diye bir bilgisayar programı kullandıklarını keşfettim. | Open Subtitles | اكتشفت برنامج كمبيوتر يستخدمونه يدعى الصدى |
| Elimize geçen bilgiler, Echo denen bir şeyin şu anda KGB tehdidi altında olduğu yönünde. | Open Subtitles | لقد ظهرت لنا معلومات تقترح تهديدات نشطة للأمن السوفييتي تجاه شيء يدعى الصدى |
| Echo'yu alınca nereye gitmesini söyleyelim? | Open Subtitles | حين نحصل على الصدى, اين تريد منا أن نخبرها ان تذهب؟ |
| O ve Judith Echo park gölünde kayıktalarmış. | Open Subtitles | أفهم أن أبنك كان بالسابعه عندما غرق هو وجوديث كانوا في زورق .. في بحيرة حديقة الصدى |
| Şimdiye kadar böyle bir kozmik yankı bulamadık. | TED | ومع ذلك، حتى الآن لم نجد هذا الصدى الكوني. |
| Sosyal medya; yanlış haberleri, söylentileri, yankı odalarını ve nefret söylemlerini daha da güçlendirdi. | TED | وضخّمت وسائل التواصل تلك الحالة بتسهيل انتشار التضليل والشائعات، غرف الصدى الإعلامية و خطاب الكراهية. |
| Tamam, bu ideal bir durum değil, çünkü salon ve eşyalar yankı yapıyor. | TED | للأسف هذا ليس مكان المناسب الأنسب، لأنه يلتقط الصدى من القاعة و أمور أخرى. |
| Ama Carnegie Hall gibi odalardaki yankı yüzünden müzik belki de biraz daha az ritmik ve biraz daha yapısal olmak zorundaydı. | TED | و لكن بسبب وجود الصدى في القاعات كقاعة كارنيجي، كان يجب أن يكون الإيقاع في الموسيقى أقل، و نسيج موسيقي أكثر. |
| Tomografisi temizdi ve eko yapısal anormallik göstermedi. | Open Subtitles | كانت الأمعاء نظيفة و لم يظهر فحص الصدى خلل بالبنية |
| Ya hiç tıp fakültesine gitmediğin gerçeği, bu yüzden eko'yu şanssız numaraya yaptırdığın gerçeği? | Open Subtitles | وماذا عن حقيقة أنك لم تدرس في كلية الطب إطلاقاً؟ وهذا هو السبب الذي جعلك تتخلى عن فحص الصدى لذلك الرقم التعيس |
| Fakat eko'su normal. Hikayesine göre kalp rahatsızlığı yok. | Open Subtitles | فحص الصدى كان طبيعياً لا يشير تاريخها لأي مشاكل قلبية |
| Yankıyı bitirir en azından ve sıcak tutar. | Open Subtitles | من الممكن أن تقضي على الصدى وتدفيء المنزل |
| Her şeyi o ayarladı... Köylüleri içeri tıkıştırdı ve o yankıyla seni korkuttu. | Open Subtitles | لا أحد يلومك يا أمي فلقد أرعبك بذلك الصدى |
| Tabi ki sesin hızını ölçmenin en bilindik yolu sesi bir nesneden sektirerek yarattığı Ekoya bakmak. | TED | الطريقة الواضحة لحساب سرعة الصوت هي جعل الصوت يرتد من شيء ما ثم نبحث عن الصدى. |
| Bu görselin yaptığı yankıya hepimiz çok şaşırdık. | TED | لقد اندهشنا من الصدى الذي أحدثته هذه الصورة. |
| - Hayır. Bakın, ben yankının nasıl olduğunu bilirim. Ben bir sesçiyim. | Open Subtitles | أسمع، أنا أعرف كيف يكون صوت الصدى أنا مُهندس صوتيات |
| O artık sadece geçmişteki güzel kızdan kalan bir ölü yaprak yankısıydı. | Open Subtitles | انها كانت الصدى الميت البعيد الباقى من الحورية الصغيرة الجميلة |
| Ameliyat sonrası ekoyu kontrol et ve kalıntı sarkma olmadığından emin ol. | Open Subtitles | تحقق من صورة الصدى بعد الجراحة و تاكد انه لا توجد ترسبات |