| Etrafında sürekli onca general, senatör ve önemli politik kişiler varken önceden olduğu gibi sıradan olmak, onun için daha zor artık. | Open Subtitles | حسناً ، من الصعب عليه أن يكون بسيطاً مثلما كان مع وجود كل هؤلاء الجنرالات و الشيوخ و الطلقات السياسية يتسكعون حوله |
| Yolun sonundaki ışığı görmek Dee için her zaman zor oldu. | Open Subtitles | كان من الصعب عليه دائماً أن يرى النور فى نهاية الطريق. |
| dedim. Şunu söylemeliyim ki bunu reddetmek onun için çok zor olurdu çünkü kendisinin yağlı boyadan devasa bir resminin altında duruyordu. | TED | والذي يجب أن أقول أنه كان من الصعب عليه إنكاره لأنه كان واقفا تحت لوحة زيتية عملاقة مرسومة لشخصه. |
| Liderleri yakalaması çok zor olacak. | Open Subtitles | سيكون من الصعب عليه اللّحاق بالمتسابقين. |
| İstediği süitte kalmak onun için hiç zor değildi. | Open Subtitles | لم يكن من الصعب عليه الحصول على الجناح الذي يريد |
| Birisinden yardım istemek ona zor gelir. | Open Subtitles | حسناً ، من الصعب عليه طلب المساعدة من أحد |
| Yani, sinyalini kullanması çok mu zor? | Open Subtitles | أعني , هل من الصعب عليه استخدام الاشارات ؟ |
| Götünde bir süpürge sapıyla uyumak zor olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه من الصعب عليه النوم بسبب الذى يمر به الآن |
| Belki de bu konuda konuşmak ona zor geliyordur. | Open Subtitles | حسنا, ربما فقط من الصعب عليه التحدث بشأنه. |
| Non-Hodgkin lenfomadan ve babam için zor oluyor-Beraber yaşadıkları evde yaşamak aynı sokaklardan geçmek. | Open Subtitles | اصيبت بسرطان اللمف من نوع اللا هودجكينز و كان من الصعب عليه ان يعيش في منزلهم و القيادة في نفس الشوارع |
| Etraftaki tüm bu ağaçlar yüzünden parkın geniş bölgelerini hedef alması zor. | Open Subtitles | كل ذلك الغطاء الشجري سيجعل من الصعب عليه إستهداف أيّ مساحة كبيرة في الحديقة. |
| - Bu durumda dışarı çıkarmak zor olur. - Ne yapacağız peki? | Open Subtitles | ولكن يبدو أنه سيكون من الصعب عليه الخروج هكذا- إذاً ماذا ستفعلين؟ |
| Kırık çeneyle konuşması biraz zor. Yaşar. | Open Subtitles | مِن الصعب عليه التكلُّم، وفكّه مغلق بالخيط. |
| Bir erkek kara büyüye çaylakça dalarsa, aydınlığa dönmek onun için çok zor olur. | Open Subtitles | عندما يمارس الرجل الفنون المظلمة من الصعب عليه ان يعود الى النور |
| Başında bu bela varken yerinde oturması biraz zor. | Open Subtitles | من الصعب عليه الجلوس و تلكَ العصا في مؤخرته |
| Dwight'ın yarasının konumu düşünülürse bunu tek başına yapması epey zor olmuştur. | Open Subtitles | حسنا، نظرا لموقع إصابة دوايت لقد كان من الصعب عليه فعلُ ذلك بنفسه |
| Eminim, aniden olan tüm olanları anlaması zor oluyordur. | Open Subtitles | أنا متأكد أنه من الصعب عليه استيعاب الأمر بشكل مفاجئ |
| Dünyanın standartlarına ayak uydurmak onun için çok zordu. | Open Subtitles | لقد كان من الصعب عليه التأقلم مع الحياة الرتيبة |
| Bu hâlde felç olduğunda bunu kabullenmek onun için çok zor olmuştur. | Open Subtitles | واو، اذاً كان من الصعب عليه التقبل عندما اصبت بالشلل |