| Dün gece, kütüphanemizin özel koleksiyonundan antika bir Müzik kutusu çalındı. | Open Subtitles | ليلة أمس قد سرق الصندوق الموسيقي العتيق من مجموعة المكتبة الخاصّة |
| Fowler'ın senden istediği şu Müzik kutusu... | Open Subtitles | هذا الشيء الذي يريده فاولر منك الصندوق الموسيقي |
| Müzik kutusu bende olduğu sürece uzak kalmayacaktır. | Open Subtitles | لن يبقى بعيدا طالما معي الصندوق الموسيقي |
| Sonrasında kendisine müzik kutusunu götürürsem videonun kaybolacağını söyledi. | Open Subtitles | بعد ذلك، أخبرني إذا أحضرت له الصندوق الموسيقي فإن الفيديو سيختفي |
| Bu arada, müzik kutusunu çalan ortaya çıkana kadar ışıklar saat tam 8'de sönecek. | Open Subtitles | وبالمناسبة، حتى يتقدّم ذاك اللص الذي سرق الصندوق الموسيقي إلى الأمام، فالأضواء ستغلق في الساعة الثامنة مساءً |
| Diva olmayı öyle çok istiyordu ki, müzik kutusunu çalarsa Diva olabileceğini söyledim. | Open Subtitles | أرادت أن تكون مغنية بشكل سيء، أخبرتها أنّ بإمكانها ذلك إذا سرقت الصندوق الموسيقي |
| Bende oradaydım. Müzik kutusunun tehlikeli olduğunu biliyordum. - Beni komaya sok. | Open Subtitles | كنتُ هناك أيضاً، كنتُ أعرف أنّ الصندوق الموسيقي خطير، أدخلني في غيبوبة. |
| Lavaboya gidene kadar bekleyeceğim sonra kendimi stratejik olarak müzik makinasının yanına yerleştireceğim. | Open Subtitles | سانتظر الى ان تذهب الى دورة المياة بعده و بشكل استراتيجي سأضع نفسي قرب الصندوق الموسيقي |
| Bir anda Müzik kutusu ile ilgili bir sürü dedikodu yayıldı. | Open Subtitles | فجأة خرج الكثير من الثرثرة حول الصندوق الموسيقي |
| Kayıp Müzik kutusu hakkında ne biliyorsun? | Open Subtitles | أخبريني ما تعرفينه حول الصندوق الموسيقي المفقود |
| Müzik kutusu çantanda, değil mi? | Open Subtitles | لديكِ الصندوق الموسيقي في تلك الحقيبة، صحيح؟ |
| Eureka'daki şarkıların hepsini bu sürücüdeki Müzik kutusu çalıyor. | Open Subtitles | إنّ الصندوق الموسيقي القرص الصلبُ لكُلّ الموسيقى في وجدتها. |
| Evet, bir Müzik kutusu geri almamız gerekeceğini bilmiyordum. | Open Subtitles | أجل لم أكن أعلم أننا سوف نحتاج النقود من أجل إستعادة هذا الصندوق الموسيقي. |
| Bak, Müzik kutusu bu şekilde çalışmaz. | Open Subtitles | إسمعي، لا يعمل الصندوق الموسيقي بتلك الطريقة. |
| Müzik kutusu, herhangi bir dış kaynakta bulunan müzik dosyalarının tümünü kablosuz olarak indirir. | Open Subtitles | حَسناً، الصندوق الموسيقي برامج wirelessly كُلّ ملفات الموسيقى مِنْ أيّ خارج المصدرِ. |
| Sonra gece uyuması için ona bu şarkıyı çalan müzik kutusunu aldım. | Open Subtitles | لذا أحضرت له ذلك الصندوق الموسيقي الذي كان يعزف تلك الأغنية ليساعده على النوم ليلًا |
| Tamam, evi gezip müzik kutusunu bulacağız ve alıp kaçacağız. | Open Subtitles | حسناً , سنأخذ جولة فى المنزل ونحضر الصندوق الموسيقي , وثم نخرج |
| O müzik kutusunu bana getirin. | Open Subtitles | أحضرا لي هذا الصندوق الموسيقي. |
| Adamı bulunca da müzik kutusunu buluruz. | Open Subtitles | نجد الشخص , ثم نجد الصندوق الموسيقي. |
| Adamı bulunca da müzik kutusunu buluruz. | Open Subtitles | نجد الشخص , ثم نجد الصندوق الموسيقي. |
| Aptal müzik kutusunu kim umusuyor ki? | Open Subtitles | من يهتم لأمر الصندوق الموسيقي السخيف؟ |
| Ben de Müzik kutusunun yanında McPoyle kardeşlerle beraberdim. | Open Subtitles | وأنا كنت مع أخوان الماكبويل عند الصندوق الموسيقي |
| Lavaboya gidene kadar bekleyeceğim sonra kendimi stratejik olarak müzik makinasının yanına yerleştireceğim. | Open Subtitles | سانتظر الى ان تذهب الى دورة المياة بعده و بشكل استراتيجي سأضع نفسي قرب الصندوق الموسيقي |