görünür ışık spektrumunun en yakın komşusunua gidelim -- uzaktan kumandalara. | TED | لنذهب الى الجار الاقرب الي طيف الضوء المرئي اذهب الى اجهزة التحكم عن بعد |
Bizler sadece, elektromanyetik spektrumun, görünür ışık olarak adlandırılan çok küçük bir kısmını görebiliriz. | TED | يمكننا أن نرى فقط قطعة صغيرة جدا، جزءا صغيرا جدا من الطيف الكهرومغناطيسي الذي نسميه الضوء المرئي. |
Daha fazla ısındıkça, görünür ışığın tüm frekanslarını yayarak beyaza dönmeye başlar. | TED | وعند ازدياد التسخين، تتوهج باللون الأبيض فتنبعث منها جميع ترددات الضوء المرئي. |
Radyo dalgaları spektrumuyla karşılaştırdım, onun boyutlarını görünür ışığın spektrumunun boyutlarıyla. | TED | قارنت طيف موجات الراديو حجمها مع حجم طيف الضوء المرئي |
İşin aslı, görünür ışığı kendi sınırlarımıza göre adlandırışımız biraz küstahçadır. | TED | في الواقع، إنّ من الغطرسة تعريف مصطلح الضوء المرئي بناءً على محدوديتنا. |
Gerçekten her çeşit ışığa çarpıcı bir şekilde cevap veriyor. | Open Subtitles | ويبدوا انها تستجيب بشكل مذهل لأي نوع متوفر من الضوء المرئي |
Doğaya dair algımızı görünür ışıkla sınırlandırmak müziği tek bir oktavda dinlemeye benzer. | Open Subtitles | حصر إدراكنا للطبيعة الى الضوء المرئي فقط يشبه الإستماع الى الموسيقى بأوكتاف واحد |
görünür ışık kullanımıyla ilgili iki önemli problem var. | TED | الآن، هناك مشكلتين مهمتين جداً في استخدام الضوء المرئي. |
Fakat evreni keşfederken görünür ışık kullanmanın çok tuhaf bir sorunu daha var. | TED | لكن هناك مشكلة غريبة للغاية في استخدام الضوء المرئي من أجل محاولة استكشاف الكون. |
Kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert ve mor görünür ışık spektrumunu oluştururlar. | Open Subtitles | أحمر، برتقالي، أصفر، أخضر، أزرق، نيلي وبنفسجي، إنه طيف الضوء المرئي. |
Toz bulutları bize gelen görünür ışığı engelliyor. | TED | إذ يقوم الغبار على منع الضوء المرئي من الوصول إلينا، |
Kızılötesi ve görünür ışığı da içine alan bir spektrumdan bir kesit ve bu grubun kısa dalga uzunluklu kısmı ultraviyole ışını. | TED | إنها جزء من الطيف المرئي والذي يشمل "الأشعة تحت الحمراء" و"الضوء المرئي"، والموجات قصيرة الطول لهذا الطيف المرئي هي الأشعة فوق البنفسجية. |
Mor ötesi ışık gözle görülen ışığa göre derinin daha derinine işler. | Open Subtitles | ضوء الأشعة البنفسجية يخترق الجلد بشكل أعمق من الضوء المرئي |
Doğaya dair algımızı görünür ışıkla sınırlandırmak müziği tek bir oktavda dinlemeye benzer. | Open Subtitles | قُصور إستقبالنا لطبيعة الضوء المرئي يُشبه الإستماع لموسيقى |