Ne zaman oğlumdan bir mektup alsam, hayal edebileceğiniz en karanlık yerde görülen bir ışık demeti gibi geliyordu. | TED | ومنذ مدة كنت أود الحصول على رسالة من ابني، كانت مثل شعاع من الضوء في أحلك مكان يمكن تخيله. |
Ama uzaylılar trafından kaçırılmak gibi değil, Yani İsa'dan gelen bir ışık. | Open Subtitles | ليس مثل الضوء في عمليات الخطف التي تقوم بها المخلوقات الفضائية، بل مثل ضوي يسوع |
Bahse girerim ruhunda bir ışık gördüğünü de söylemiştir. | Open Subtitles | وانت صدقته؟ اراهن انه قال لك انه رأى الضوء في روحك, ايضا |
Evet, ve tünelin sonundaki ışık da büyük boy kızartmaların üstündeki ısıtıcı lambadır. | Open Subtitles | فعلا,كما ان الضوء في نهاية هذا النفق سيكون شريحة لحم مع كمية كبيرة من البطاطا المقلية |
Ağzındaki bu ışık da ne? | Open Subtitles | ما ذلك الضوء في فمّك؟ |
Bunu saklıyorum çünkü Sam, bazen ışığı da kapatıyor. | Open Subtitles | إنّي أبقِ هذا مخفياً... لأنّه يقطع الضوء في بعض الأحيان. |
Robotu yapmak için haftalarımızı harcamamıza rağmen odadaki ışığın rengindeki ufak bir değişim onu bozmaya yetti. | TED | لقد أمضينا أسابيع في بناءه، و كل ما لزم لتدميره كان تغير طفيف في لون الضوء في الغرفة. |
Çok neşeli. Harika birisi. Bu kararmış ofiste bir ışık huzmesi. | Open Subtitles | شعاع من الضوء في هذا المكتب الموحش للغاية |
Karanlıklar vadisinde bir ışık çiçeği gibi bana devam etme gücü veriyor, anlıyor musun? | Open Subtitles | إنه وردة من الضوء في حقل من الظلام، تمنحني القوة لأستمر، هل فهمتِ؟ |
Kör değilsem de gözüme bir ışık daha sokarsan olacağım. | Open Subtitles | إن لم أكن أعمى، فسأصبح هكذا بعد وضعك هذا الضوء في عيني. |
Okyanusun derin karanlığında ufacık bir ışık parıltısıydı. | Open Subtitles | كان شعاعاً سريعاً مِن الضوء في محيطٍ مِن الظلام. |
Işıkla daha nazik olabilir miyiz? Buradaki gibi -- aslında çok düşük bir ışık seviyesi var. | TED | يمكننا أن نكون أكثر لطفاً مع الضوء؟ وهنا أود -- وهذا هو المستوى المنخفض جدا من الضوء في الواقع. |
Işığı göremezsiniz. Karanlık olduğunda, bir vakumda, birisi gözlerinizin üstünden ileriye doğru bir ışık ışını tutarsa, onu görmeyeceksiniz. Az çok teknik, bazı fizikçiler buna katılmayacaktır. | TED | لا يمكنك رؤية الضوء. في الظلام ، في فراغ ، إذا سلط أحد الأشخاص شعاع من الضوء مباشرة عبر عينيك ، لن ترى ذلك. علمياً، بعض علماء الفيزياء سوف نختلف مع هذا. |
Ağzındaki bu ışık da ne? | Open Subtitles | ما ذلك الضوء في فمّك؟ |
Tokyo'nun ışığı da Prag'dan farklıdır. | Open Subtitles | و الضوء في (طوكيو) يختلف عن الذي في (براغ). |
Bunu saklıyorum çünkü Sam, bazen ışığı da kapatıyor. | Open Subtitles | أبقي هذا مخفياً. -لأنّه يقطع الضوء في بعض الأحيان . |
Etle karşılaştırdığınızda ışığın her tarafa gittiğini görebilirsiniz. | TED | بينما في قطعة اللحم، يتبعثر الضوء في كل مكان. |
En önemli elementlerden biri ışığın suda nasıl gittiğiydi. | TED | احد أكثر العناصر أهمية كان كيفية انتقال الضوء في المياه. |