| Basının nasıl olduğunu bilirsiniz. İyi haberler satmaz. Onlar sadece başlangıçta oluşan problemlerdi. | Open Subtitles | تعرفين الصحافة، فالأخبار الطيّبة لا تحقق مبيعات، ما كانت تلكَ إلّا مشاكل مبدأيّة. |
| Batmak üzere olan, soruşturmanıza yardımcı olması için, iyi niyetli ruhlardan çağrı aldık. | Open Subtitles | نوع ما من الأرواح الطيّبة بدأت بمساعدتك.. في تحقيقك |
| iyi seyler yapmaya calisan, iyi bir adamdi -Evet, bizde oyle dusunuyoruz. | Open Subtitles | لقد كان رجلا طيّبا يحاول القيام بالأشياء الطيّبة |
| Balıklar acıkana kadar, güzel sohbetlerle zaman geçirebiliriz. | Open Subtitles | إذا كان السمك غير جائعٍ الآن، فسنملأ وقتنا بالمحادثات الطيّبة |
| Ona bir şey olduysa seni böyle güzel bir yemekten sonra öldürmek çok yazık olur. | Open Subtitles | فسيكون مؤسفًا أن أضطرّ إلى قتلكِ بعد هذه الأكلة الطيّبة |
| Herhangi bir yerde iyi şeyler olunca, nasıl açıklarsın? | Open Subtitles | كيف تفسرين عندما تحدث الأمور الطيّبة من العدم؟ |
| Bunun neresi iyi haber anlamadım. | Open Subtitles | أنا لا أفهم تعريفكَ لمعنى الأنباء الطيّبة |
| Bir süre, benim için iyi kısmı kötü kısmını karşılamıyordu. | Open Subtitles | أوتعلمين، ثمّة وقت مررتُ بهِ لم تمثّل ليّ الأحاسيس الطيّبة فرقاً عن السيّئة. |
| Birinci elden öğrendiğin üzere insanların gösterdiği genel iyi niyete karşın küçük bir parça düşmanlık hala mevcut. | Open Subtitles | حسناً، كما اختبرت الأمر مباشرة، برغم النيّة الطيّبة العامّة من جانب البشر، فما يزال هناك بعضُ الجماعات العدائيّة. |
| Bilirsin. Belki de etrafta iyi bir haberin dolanması başka iyi haberler de getirir. | Open Subtitles | ربّما بعض الأخبار الطيّبة هنا تكون معدية |
| Anlıyorum. Ama iyi niyetin her zaman iyi sonuçlara yol açmıyor. O yumurtayı seni kurtarmak için attım. | Open Subtitles | أتفهّم ذلك، لكن نواياك الطيّبة لا تُثمر نتائج جيّدة دوماً. |
| Sen dişsiz yaşlı bir köpeksin. Sana iyi haberlerim var. | Open Subtitles | إنّك بلا أسنان أيّها الكلب العجوز لذا يتسنّى لي إطلاعك على الأخبار الطيّبة |
| Şaman iyi ve kötü ruhlar üzerinde etkisi olan insanlara denir. | Open Subtitles | الشامانيّ هو شخص لديه نفوذ في عالم الأرواح الطيّبة والخبيثة. |
| Onu, zevkli pamuk kumaşların ve iyi niyet katmanlarının altına gömdün. | Open Subtitles | بينما دُفنتِ أنتِ تحت طبقات مِن القطن الناعم والنوايا الطيّبة |
| Evet, asla hayır demeyen, iyi bir Büyükanne. | Open Subtitles | أجل، إنها الطيّبة التي لاترفض طلباتنا |
| Unutma ki eğer sen şimdi iyi Phoebe olmasaydın Anton'ın kötü Phoebe'ye ihtiyacı olmazdı. | Open Subtitles | تذكّري، بأنَّ " أنطون " لم يكن سيحتاج" فيبي " السابقة إن لم تكوني قد تغيَّرتِ لـ " فيبي " الطيّبة |
| Seninle paylaşmak istediğim güzel havadislerim var. | Open Subtitles | لديّ بعض الأخبار الطيّبة أردتُ أن أشاركك إيّاها. |
| Bunlar güzel anılarım basit olan, bir önemi olan anılar. | Open Subtitles | هذه هي اللّحظات الطيّبة البسيطة التي تهمّ. |
| güzel sözleriniz için çok teşekkürler. | Open Subtitles | بالواقع, أنا ممتنّ لكلماتكم الطيّبة إن كُنا سنكمل هذه المسيرة سوية... |
| Bilirsin, biri senden ayrıldığı zaman ve sana onu hatırlatacak bir şarkı olduğu zaman başta nefret edersin ama sonra eski güzel anıları hatırlatır. | Open Subtitles | أتعلم، حين ينفصل عنكَ حبيب وثمّةأغنيّةتذكركبهِ ... بالبداية تمقتها، ولكن عندئذٍ تعيد لكَ ذكرياتكَ الطيّبة مع الحبيب |