Ama parçalanmış camlar, yaşlı adamı bir genç, tam olarak onun tarzı değil. | Open Subtitles | ولكنَّ الزجاج المكسور، والرجل العجور والفتاة المراهقة، ليست طريقة عمله |
O hayatta kalmak için çabalayan yaşlı bir ayı, ve bu yüzden biraz agresif, bu tür bir ayıdan, uzak durmalısınız. | Open Subtitles | إن الدب العجور يصارع من اجل البقاء ونتيجة لدلك يصبح عنيفا فيجب ان نكون حذرين جدا |
O yaşlı, göbekli piç beni aradığını söyledi. | Open Subtitles | ذلك الداعر العجور قال إنّك كنت تبحث عني؟ |
yaşlı Ölüm bunun komik olduğunu düşünüyordu. | Open Subtitles | كان يظن "الموت" العجور أن الأمر ممتع |
Zavallı yaşlı Vincent. | Open Subtitles | (أيها المسكين العجور (فينسنت |
yaşlı adam Henry'den haber var mı? | Open Subtitles | اسمعت عن العجور (هنري)؟ كلا |