| Pekala, günümüzde diyebiliyoruz ki, gökbilimciler artık yanlış olduğunu bildiğimiz iki yan hipotez kuruyorlardı. | TED | أدركنا أخيرا أن الفلكيون كان لديهم فرضيتين جانبيتين و اللتين يمكن أن نقول عنهما انهما خطأ |
| gökbilimciler, Dünya yörüngesinin Dünya'nın yıldızlara uzaklığıyla orantılı bir büyüklükte olduğunu varsaymışlardı. | TED | الفلكيون اعتقدوا أن مدار اﻷرض كان كبيرا مقارنة بالمسافة من النجوم |
| Bu geçen yüzyılda astronomların, mücadele ettikleri temel bir problemdi. | Open Subtitles | أو أنك قريب جدا هذه مشكلة اساسية تصارع عليها الفلكيون |
| Lakin bu sadece astronomların galaksilerde gördüğünden daha fazla ağırlığa sahip olmalarıyla olabilirdi. | Open Subtitles | ولكن هذا يمكن أن يحدث فقط لو أن كتلة المجرة كانت أكبر مما يستطيع الفلكيون رؤيته |
| Her hâlükârda şu çok açık: astronomlar uzun zamandır yıldız haritaları çıkarıyorlar. | TED | لكن علي أية حال، النقطة واضحة: الفلكيون يرسمون الخرائط السماوية منذ مدة طويلة. |
| Böylece ilk kez olarak, astronomlar bir gezegenin nerede olabileceğini basit, ve değişmez bir yasa ile tahmin edebileceklerdi. | Open Subtitles | الآن ، ولأول مرة يستطيع الفلكيون أن يحددوا مواقع الكواكب طبقا لقانون بسيط وثابت |
| gök bilimciler gelecek yirmi yılda titizlikle Uranüs'ün gökyüzündeki pozisyonunu takip ettiler ama yine de Bouvard'ın hesaplarına uymadı. | TED | أمضى الفلكيون العقدين التاليين يقتفون حثيثًا أثر أورانوس عبر السماء، دون إثبات صحة توقعات بوفارد. |
| Kökenlerle ilgili tüm bu soruları... biz astronom cevaplamaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | كل هذه الأسئلة التي تناقش الأصل الذي ننتمي اليه نحن الفلكيون نحاول الاجابة عنها |
| Astronomlara göre Satürn, hidrojen ve helyumdan oluşan, | Open Subtitles | يقول الفلكيون بأن كوكب زحل عبارة عن كرة ضخمة من الهيدروجين والهيليوم |
| İnanılmaz biçimde, gökbilimcilerin "2006GY" adını verdikleri süpernova 150, hatta 200 kat daha büyük bir yıldızın ölümünü işaret ediyor gibi. | Open Subtitles | بشكل خارق للعادة .. سوبر نوفا 2006 جي واي كما سماه الفلكيون يشير إلى موت نجم |
| İkincisi, evreni gezerken gökbilimciler rehberiniz olabilir. | TED | ثانياً، يمكنك النتقل في الكون بينما يكون الفلكيون أشبه بمرشدين سياحيين لك. |
| Koreli ve Çinli gökbilimciler ile büyük ihtimalle Yerli Amerikalılar, bu süpernovayı 1054 yılında kayıt altına aldı. | TED | سجل الفلكيون الكوريون والصينيون هذا المستعر في عام 1054، على غرار ما سجله الأمريكيون الأصليون. |
| Ve gökbilimciler teleskoplarıyla göremedikleri tek gezegeni ilk kez görme fırsatına erişti. | Open Subtitles | وحصل الفلكيون على اللمحة الأولى للكوكب الوحيد |
| gökbilimciler teleskoplarını ilk kez 1610'da Mars'a yönelttiler. | Open Subtitles | وجه الفلكيون أول تلسكوب نحو المريخ سنة 1610 |
| Bu sebeple gökbilimciler, yaşlı bir kümeye bakarken genç yıldızlar görmeyi ummazlar. | Open Subtitles | لذلك عندما ينظر الفلكيون على قطاع قديم لا يتوقعون رؤية أي نجوم صغيرة |
| Mermi kümesi, astronomların sıradan maddeye göre birçok farklı özelliklerini gördükleri bu kayıp maddenin en iyi kanıtı. | Open Subtitles | اصطدام الرصاص يعد أفضل إثبات لدينا حيث أن كل المواد المفقودة التي رآها الفلكيون لعقود |
| astronomların gördükleri gölge aslında şiddetli bir toz fırtınası ile örtülmüş koyu renkli kayalardı. | Open Subtitles | الظلّ الذي رآه الفلكيون كان في الواقع صخورًا داكنة أظهرَتها عاصفة ترابية عنيفة |
| Kızılötesi teleskoplar ile bakarak, astronomlar uzayın küçük bir parçasına doğru daha ve daha uzağa baktılar. | Open Subtitles | وهنا في أعالي الأنديز في تشيلي، هذا بالضبط ما ذكرناه الآن. عن طريق الأشعة السينية، بدأ الفلكيون تقصي |
| astronomlar kendilerini bu tanıdık olmayan okyanusta başıboş buldu. | Open Subtitles | وجد الفلكيون أنفسهم ينقادون داخل هذا المحيط العجيب |
| gök bilimciler daha iyi ölçümler yapmalıydılar | TED | لقد كان الفلكيون بحاجة إلى قياسات أدقّ. |
| Ansel Adams, resimlerini ne zaman çektiğini sık sık unuturdu, o yüzden de, bir grup astronom resme bakarak zamanını tahmin etmeye çalıştı. | Open Subtitles | (انسال آدمز) دائما ما ينسى عند إلتقاط الصور. لذلك حاول بعض الفلكيون إستعمل الصورة ذاتها. |
| Astronomlara göre olan şu:... | Open Subtitles | هذا ما اعتقد الفلكيون بحدوثه |
| gökbilimcilerin bu küçük kesite bakarak yaptıkları tahminlere göre kâinatta yaklaşık yüz milyar civarında galaksi olabilirmiş. | Open Subtitles | من هذه القطعة الصغيرة من المشهد يقدر الفلكيون قد يكون هنالك مئة بليون مجرة في الكون |
| Bu da bizim sadece çevremizdeki galaksilerin değil görülebilen evrenin en uzak köşelerindeki galaksilerin de mesafelerini ölçmemizi sağlar. | Open Subtitles | قام الفلكيون باكتشافٍ رائع وغير متوقع تم إدراك أن الكون الذي يُفترض تباطؤه |