| Kasbah'ın manzarasının gerçekten çok güzel olduğu söylenir. | Open Subtitles | في كل الحسابات ، مشهد القصبة على ما يرام |
| Şimdi Kasbah'a gidiyoruz, seni bunun içinde tanımayacaklar, anladın mı? | Open Subtitles | سنذهب إلى (القصبة) الآن، لن يميزوك في هذا الزي |
| Hala komada, hala tüplerle yaşıyor. Ak ciğeri parçalanmış, nefes borusunda delik açmışlar.. | Open Subtitles | لم تستعد وعيها وهي تتنفّس بواسطة جهاز ولديها أنبوب داخل القصبة الهوائية ورئتها |
| Kravat muhtemelen nefes borusunu kapamış. | Open Subtitles | ربطة العنق على الأغلب أغلقت القصبة الهوائية |
| Yemek borusundan soluk borusuna temiz bir kesik, şahdamarı ve boyun damarı. | Open Subtitles | ضربة سديدة واحدة من الخلال القصبة و المريء و الشريان و الوريد |
| Soluk borusunun kesildiğinden emin olmak için gereğinden fazla güç uygulanmış. | Open Subtitles | أي أحد كان لديه خبرة في هذا كان ليستخدم بعض الضغط ليتأكد أن القصبة الهوائية أنقطعت |
| Beni bu hareketlerle kandırabilirsin ama şu kamışı bile ikiye bölemezsin. | Open Subtitles | ,كنت ستخدعني بهذه الحركات لن تستطيع حتى قسم هذه القصبة |
| İyice bak. Artık Kasbah'ta işler değişecek. | Open Subtitles | انظرا إليه، من الآن ستتغير الأمور في (القصبة) |
| O her yerde. Kafelerde, Kasbah'ın dar sokaklarında ya da Avrupa Mahallesi'nin caddelerinde. | Open Subtitles | في كل مكان، في المقاهي، في طرقات (القصبة) |
| Kasbah kontrol noktalarında gizlenmiş kameralar kullanılarak. | Open Subtitles | بآلات تصوير مختبئة عند نقاط تفتيش (القصبة) |
| Frost, orada bizimle bulaşacak ve bizimle Kasbah'a doğru yürüyecek. | Open Subtitles | (فروست) سيقابلون مجموعة منا هنا و بعدها سنذهب من خلال القصبة |
| Ancak yüzünde, soluk borusunda bereler ve diğer boğma işaretleri var. | Open Subtitles | لكن هناك رضّات سطحيّة على القصبة الهوائيّة وعلامات أخرى على الخنق. |
| Nefes borusunda duman yok. | Open Subtitles | الحقّ. ليس هناك سخام في القصبة الهوائيةِ. |
| Kesin olarak, ölüm sebebi soluk borusunda oluşan derin kesik. | Open Subtitles | سبب الوفاة هو بالتأكيد التهتك على طول القصبة الهوائية |
| Hadi JD, nefes borusunu kapatmıyorsun. | Open Subtitles | تعال، جْي دي، أنت لا تَغْلقُ القصبة الهوائية. |
| 36 kiloluk halter kaldırıyormuş ve... ve onun, elinden kayıp nefes borusunu ezdiğini düşünüyorlar. | Open Subtitles | كان يرفع ثقل وزنه 80 باوند ويعتقدون انه انزلق وسحق القصبة الهوائية |
| Soluk borusuna vuracaksın. Beynin hava kaynağını kesiyordu. | Open Subtitles | فاضرب القصبة الهوائيّة فتوقف الأكسجين عن الدماغ |
| Buradaki tiroit kıkırdağı. Soluk borusunun sağ üstünde yer alır. | Open Subtitles | هنا يقع الغضروف الدرقي؛ يقع تمــاماً فوق القصبة الهوائية |
| Sonra bir sefer olta kamışı mükemmel şekilde gerildi. | Open Subtitles | وبعدها لمرة واحدة فقط، تحركت القصبة بالطريقة الصحيحة. |
| Çift kamış ailesine dahil olmaya karar vermişsin. | Open Subtitles | لقد قررت تعلّم جزء من عائلة القصبة المزدوجة |
| Senin için yapacağım bir sonraki şey, soluksuz kalana dek... soluk boruna basmak olacak. | Open Subtitles | والشيء التالي انا ذاهب الى القيام به للكم وأغتنم هذه واضغط عليه ضد الخاص القصبة الهوائية حتى يكسر. |
| Yüksekten düşmelerde kaval kemiği genelde ayak tabanına gömülür. | Open Subtitles | في الإنهياراتِ العاليةِ، عظم القصبة في أغلب الأحيان قادتْ السيارة عبر نعالُ الأقدامِ. |
| Casbah'a hoşgeldin prenses. | Open Subtitles | مرحبا بكِ في القصبة أيتها الأميرة |
| Ağızlık. | Open Subtitles | وإنما القصبة. |
| Nefes borusu çevresindeki kıkırdak zarar görmüş, ölüm sebebi ise nefes borusu ezilmesi. | Open Subtitles | الغضروف حول القصبة الهوائية تضرر ولكن سبب الوفاة كان بالواقع سحق القصبة الهوائية |