| Siz çocuklar böyle şeyler için endişe etmeyi bırakmalısınız. | Open Subtitles | لا يجب عليكم أيها الأولاد القلق حول هذه الأمور |
| 36 günlük suyumuz olur, endişe etmeyiz! | Open Subtitles | ستعطينا 36 يوم من عدم القلق حول موضوع المياه |
| Bana meydan okumanız. Kovulacağınız için endişelenmeyi bırakmanız gerekiyor. | Open Subtitles | تحدّوني أريدكم أن تتوقفوا عن القلق حول خسارة الوظيفة |
| Tekboynuzlar için endişelenmeyi bir kenara bırakıp fareler üzerine yoğunlaşmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تكف عن القلق حول وحيد القرن وتهتم بالقلق حول الجرذان |
| Kimsenin nefesinin tükenmesini dert etmeyeceğimiz bir rutin düzenleyeceğim. | Open Subtitles | وسوف أصمم رقصة جيدة بدون القلق حول إنتهاء أنفاس أي أحد، |
| Oyunculuk işin için seçmelere girebilirsin ve para için endişelenmene gerek olmaz çünkü ben seni geçindirecek durumda olacağım... kocan olarak ve... | Open Subtitles | ويمكنكِ أن تتقدمي لوظيفة التمثيل هناك وليس عليكِ القلق حول النقود لأني سأكون قادرا لتحمل مصروفاتك |
| Kimliğin olmamasının iyi yanı, kimlikli olaylar konusunda endişelenmemiz gerekmiyor. | Open Subtitles | الشيئ الجيد في عدم امتلاكك لها هو انه ليس عليك القلق حول ديونها |
| Ailelerimizin ne kadar kızacağı konusunda endişelenmemize gerek yok mu? | Open Subtitles | ليس علينا القلق حول كيف حقاً سينجنون أهلينا |
| endişe etmeyi kes, her şey iyi gidecek. | Open Subtitles | توقّف عن القلق حول مكان الخزن ستكون مرتاحا معه |
| Hiçbir endişe duymadan, kendi dünyalarında yaşıyorlar. | Open Subtitles | إنّهم يعيشون بعالمهم الخاص دون القلق حول أيّ شي. عندما تركته، |
| İnsansız uçak teknolojisi hakkında endişe etmemize gerek kalmayabilir. | Open Subtitles | ربما ليس علينا القلق حول خسارتنا للتقنيه |
| Bilirsin işte erkek olursa sadece onun pipisi için endişe edersin | Open Subtitles | حسنا، أنت تعرف، عندما يكون لديك صبي، يمكنك فقط القلق حول له فينر. |
| İçerideki kameraları kapattık gözetleyen gözlerden endişe etmene gerek yok. | Open Subtitles | لقد أوقفنا الكاميرات الداخلية عن العمل لذا لن يكونَ عليك القلق حول المزيد من المتطفلين ولعلمكِ، هناك شخص خارج المنزل |
| Sen ve o şapka, Grace için endişelenmeyi bırakabilirsiniz. | Open Subtitles | أنت وقبعتك هذا يجب أن تكفا عن القلق حول غريس |
| Sana karşı rütbemi kullanmak istemiyorum ortak ama şef yardımcısı sana önemsiz bir dava için endişelenmeyi bırak dediğinde yapılacak şey önemsiz bir dava için endişelenmeyi bırakmaktır. | Open Subtitles | أكره أن أسحب رتبتكَ يا شريكي ولكن عندما يخبركَ نائب الرئيس التوقف عن القلق حول قضيّة بطاطا صغيرة فالشيء الذي تفعله هو التوقف عن القلق حول قضيّة بطاطا صغيرة |
| Oh, ve, Bunny, eğer şehirde kalmayı planlıyorsan, parayı dert etme. | Open Subtitles | أوه لو كنتِ تخططين للبقاء في المدينه ليس عليكِ القلق حول المال |
| Bunu dert etmeyi bırakır mısın? | Open Subtitles | هل يمكنك التوقف عن القلق حول ذلك؟ |
| Temizlik için endişelenmene de gerek kalmaz. | Open Subtitles | وانت لايجب عليك القلق حول الطبخ 412 00: 18: 50,972 |
| Geri adım atar, bir yanlış yaparsan ya da Aang'e zarar verebileceğini düşünürsem, kaderin için endişelenmene gerek kalmaz. | Open Subtitles | إن قمت بخطوة واحدة إلى الوراء أو حتى زلة اعطني سبباً واحداً لأعتقد أنك قد تؤذي آنـج و لن يكون عليك القلق حول مصيرك بعد الآن |
| Kimliğinin olmamasının iyi yanı ise, kimlik hırsızlığı konusunda endişelenmemiz gerekmiyor. | Open Subtitles | الشيئ الجيد في عدم امتلاكك لها هو انه ليس عليك القلق حول ديونها |