| Bütün gün çizgi film izlemekten başka şey yapmayan biri, kıçını biraz kaldırıp yiyecek bir şeyler getirebilir mi? | Open Subtitles | يستطيع أحد ما من الذين لا يفعلون شيئاً طوال النهار إلا مشاهدة الكرتون أن تحرك مؤخرتها وتحضر بعض الطعام |
| Efendimiz, Ben düşünmüştüm ki... tüm bu patlayıcı bilginiz çizgi filmlerden kaynaklanıyor. | Open Subtitles | ايها الرئيس ، اعتقد ربما معلوماتك عن المتفجرات مستمدة من افلام الكرتون. |
| Her Cumartesi ona yapıp tüm sabah çizgi film izlemesine izin verirmişsin. | Open Subtitles | عملتها له كل يوم سبت و سمحتِ له بمشاهدة الكرتون طوال الصباح. |
| karton attıkları ile yaptıkları en kıllıca kısmıydı. | TED | ولكن التصرف الذكي الذي تم بخصوص الكرتون |
| Burada da kartondan küçük parçalar kesiyorlar ve yapıştırıyorlar. | TED | إذاً فهم يقصون قطع الكرتون الصغيرة هنا، ويلصقونها معاً. |
| Onun yerine, neye ihtiyacım olduğunu bildiğinden, bana bir karikatür kitabı aldı. | TED | وبدلا من هذا .. كانت تشتري لي كتب الكرتون وقصص الاطفال |
| Ama diğer görsel anlatıcıların aksine, örneğin televizyondaki bir filmde ya da videodaki bir animasyonda, kalıcı olan çizgi romanlardır. | TED | لكن بعكس الأساليب البصرية الأخرى، كالأفلام والتلفاز وأفلام الكرتون والفيديو، القصص المصورة هي ما أدعوها بالأبدية. |
| Oradaki televizyonda tekrar tekrar oynayan çizgi filmleri asla unutmayacağım. | TED | لن انسى ابدا, كان التلفاز يعرض حلقات لا نهاية لها من افلام الكرتون |
| Snoopy favori çizgi film karakterlerimden biridir. | TED | احدى اهم شخصيات الكرتون المفضلة لدي هي سنوبي الكلب |
| Hep çizgi film izlemeliymişim! | Open Subtitles | عندما أفكر بأنني كنت قادراً على مشاهدة الكرتون |
| çizgi filmler bizi güldürme ve ağlatma gücüne sahipler. | Open Subtitles | الكرتون لديها القدرة لجعلنا نضحك وجعلنا نبكي |
| Elbette. Aslında bütün çizgi film şiddetini ben ürettim. | Open Subtitles | طبعاً ، الحقيقة أنا من اخترع فكرة العنف في الكرتون |
| Demek doğruymuş. Bazı çizgi filmler şiddet eğilimlerini cesaretlendiriyormuş. | Open Subtitles | إذاً الأمر صحيح ، بعض الكرتون يحرض على العنف فعلاً |
| Çocuklar, hepimizi biliyoruz ki çizgi film karakterleri ölünce, diğer hafta geri gelirler. | Open Subtitles | أطفال، نعلم أن شخصيات الكرتون أحياناً عندما تموت، تعود في الحلقة المقبلة. |
| Bir karton kolinin ortasına ayna koyuyoruz, sonra hayalet kolu içine koyuyoruz. Sonra ilk hastam olan Derek geldi. | TED | لديك صندوق من الكرتون فيه مرآة في النصف، وبعد ذلك تضع الذراع الوهمية -- فالمريض الأول، ديريك، أتى إلي، |
| Hepinizin bir karton ve bir de kağıdı var. | TED | لدى جميعكم قطعة من ورق الكرتون وقطعة من الورق |
| Ve bu küçük program karton diskin üzerinde. | TED | و هذا البرنامج الصغير على قرص الكرتون هذا |
| Gördüğünüz gibi burada kartondan bir sahnedeyiz. | TED | وكما ترون، فإننا بمرحلة الكرتون ضمن هذا المشروع. |
| Bu karikatür hakkında tartışabiliriz ve tartışmalıyız da. | TED | لذلك فإن بوسعنا، ويتوجب علينا، إجراء نقاش عن هذا الكرتون. |
| Ben genelde karikatürlerden hoşlanmadığımdan, pek çoğunun komik olduğunu düşünmüyorum, onları garip buluyorum. Ama New Yorker'daki şu karikatüre bayılıyorum. | TED | في العادة لا أحب الرسوم الكاريكاتورية، لا أعتقد أن العديد منها مضحك، أجدها غريبة. ولكني أحب هذا الكرتون من مجلة نيويوركر. |
| Farklı referanslara ait fikirleri bir araya getirmelisiniz ve karikatürü anlamak için bunu hızlı bir biçimde yapmalısınız. | TED | يجب أن تجمع أفكارا من مجالات مختلفة، ويجب أن يكون ذلك سريعًا حتى يكون الكرتون مفهومًا. |
| Tabii o mukavva çok aşınmış ve eski değilse daha iyi kayarlar, değil mi? | Open Subtitles | بالطبع إذا كان ذلك الكرتون غير بالٍ وقديم جداً فسوف يتزحلقون بشكل أفضل، صحيح؟ |
| animasyon film denince bir çok insanın aklına 40 dakikalık ya da daha uzun görüntüler gelir ama bir başka animasyon film türü daha var: | Open Subtitles | حينما يتذكر الناس أفلام الكرتون يفكرون بفيلم مدته 40 دقيقة أو أكثر لكن يوجد نوع آخر من أفلام الكرتون |
| çizgi filmlerdeki çaydanlığı tıpayla kapamak gibi. | Open Subtitles | في واحدة من غلايات الشاي الكرتون تلك. نعم. |
| Atıştırma bankosundan kartonları alıp serserilik yapıyorlar. | Open Subtitles | لقد قاموا بنزع بعضاً من الكرتون المقوى الخاص بكشك الوجبات الخفيفة، وبدأوا بالإستعراض. |