| Şimdi, son parçam ile klasik müziğin ne kadar eğlenceli, heyecan verici olabileceğini ve sizi ne kadar sarsabileceğini göstermek istiyorum. | TED | الان، مع اخر مقطوعة، اود ان ازيكم ان الموسيقى الكلاسيكيه من الممكن ان تصبح مرحة اكثر، ومثيره، وان يمكنها ان تهزك. |
| Ben Doktor Frasier Crane. Yabancı filmleri, klasik müziği ve operayı severim. | Open Subtitles | و مثلكم أنا أهتك بجودة البرنامج مثل الأفلام و الموسيقى الكلاسيكيه .. |
| Daha sonra tiyatrocu oldum ve klasik piyeslerde oynadım. | Open Subtitles | هذا عندما لعبت دورا دراميا أديت كل الادوار الكلاسيكيه |
| Sonra hiç teklifsizce, Sokrat mı Plato mu neyse onun ölümüyle ilgili bir takım klasik saçmalıklar okumaya başladı. | Open Subtitles | وبعدها كان يقرأ علينا بعض الروايات الكلاسيكيه عن موت سقراط و أفلاطون أو مقالات صغيره |
| Tamam, Klasikleri sevmeyen biri. | Open Subtitles | حسنا، يبدو أن أحدهم لا يحب الأغاني الكلاسيكيه |
| Şimdi "klasikler" bölümünde ama biz gider gitmez, porno bölümüne geçecek. | Open Subtitles | هل ترى ذلك الرجل؟ هو الان في قسم الافلام الكلاسيكيه لكن حالما نرحل سيتجه مباشرة إلى قسم الافلام الأباحيه. |
| Sekiz yaşındayken, cazdan çok klasik müziği tercih ettiğimi söyledim. | Open Subtitles | عندما كنت في الثامنه، أخبرتهم بأنني أفضل الموسيقى الكلاسيكيه أكثر من الجاز |
| Doktorları hep klasik müzikle özdeşleştirmişimdir. | Open Subtitles | أوأيد ارتباط الأطباء بالموسيقى الكلاسيكيه |
| Buradaki piyanistlerin hepsi klasik. | Open Subtitles | وعازفه البيانو لا تعزف سوى الموسيقى الكلاسيكيه |
| Çalışırken bana klasik müzik yeter. | Open Subtitles | أعتقد أن موسيقاى الكلاسيكيه ستعمل عندما أبدأ فى العمل |
| Floresan ışıkları, bayat kahve ve klasik komedilerden alıntı yapan adamların hoş sesi. | Open Subtitles | الاضواء القهوه السيئه والصوت الجميل من رجل يستشهد في الافلام الكوميديه الكلاسيكيه |
| Mozart klasik müzik için ne ise Michel Sardou Fransız müziği için odur: | Open Subtitles | لأجل الأغنيه الفرنسيه ميشال ساردو مثل ماهو موزارت للموسيقى الكلاسيكيه |
| Sadece, Carnegie Hall ve Kennedy Center gibi tanınmış klasik konser salonlarında çalmıyorum aynı zamanda hastaneler, kiliseler, hapishaneler ve cüzzam hastaları için ayrılmış tesislerde de çalıyorum. Saydıklarım bu yerlerden sadece birkaçı. | TED | انا لا اعزف فقط في صالات الحفلات الكلاسيكيه المرموقه مثل قاعة كارنيجي ومركز كينيدي، لكن ايضا في المستشفيات، الكنائس، السجون، ومرافق المقيدة للمرضى الجذام، فقط لأذكر البعض |
| Olağanüstü klasik dalgalar. Canlı çıkan olmamış. | Open Subtitles | الأنابيب الكلاسيكيه, وليس هناك روح |
| Kitap okuyup, klasik müzik dinlerdik... | Open Subtitles | نقرأ الكتب و نستمع إلى الموسيقى الكلاسيكيه... |
| klasik müzik sanatçısı ve jeolog. | Open Subtitles | المتخصص بالموسيقى الكلاسيكيه والجيولوجي |
| İkiz-V, dört vuruşlu ekstra süzülen klasik. | Open Subtitles | فيرا لديها هارلي -الهارلي نوع من انواع الدراجات النارية- أليكترا جلايد الكلاسيكيه |
| Kendi klasik BJ'imizi getirebileceğimizi düşündük. | Open Subtitles | نبدأها بطريقتنا بي جي الكلاسيكيه |
| O sırada, Blair, modern bir Marie Antoinnette gibi sağ yakanın mağazalarını gezmekte... ...Klasikleri tüketmekte ve tatlıları denemekteydi. | Open Subtitles | من جهةٍ اخرى , بلير تتحكم بتلك الجهه من حياتها تقتحم المحلات و تستهلك الاشياء الكلاسيكيه وتأخذ العينات من الوجبات السكريه الخفيفه كأنها ماري انطوانيت حديثه |
| Klasikleri taklit ediyor. | Open Subtitles | إنه يقوم بالتقليد الآثار الكلاسيكيه |
| İşte bazı klasikler: | Open Subtitles | أنت سَتَسْمعُ الأغنيه الكلاسيكيه "كُلّ ما تَحتاجُ له هو بروس" |