| Henry çok sevimlidir. kanepede yanına yatıp ona sarıldığımda... Sizi şunu söyleyeyim: | Open Subtitles | عندما اداعبه على الكنبة اقسم بأنه الشخص الذي انقذني هذا لطيف جدا |
| Baban kanepede, yatar pozisyonda daha çok püre yiyebileceğini sanıyor. | Open Subtitles | والدك على الكنبة ويظن بأن وضعيته وهو مضطجع إنه يستطيع تناول المزيد من البطاطا |
| Deri kanepe, senin tabloların ve benim Aziz Ursula ki benim değil. | Open Subtitles | و الكنبة الجلدية, لوحاتك و لوحتي القديسة اسلير |
| koltukta veya başka bir aile üyesinin yatağında oturamazdım. | TED | لم يكن مسموحاً لي بالجلوس على الكنبة أو على سرير فرد آخر من العائلة. |
| O koltuk 15 yıldır orda ve daha önce kimse üstüne düşmemişti. | Open Subtitles | الكنبة كانت هنا منذ 15 سنة و لم يسقط أحد فوقها من قبل |
| Ona ne istiyorsa alıp gitmesini söyledim, ama beni kanepeye doğru ittirdi. | Open Subtitles | أخبرته أن ياخذ ما يريد ويرحل و لكنه ألقاني عند الكنبة |
| Hep Kanepenin üstünde durur, bizi izlerdi. | Open Subtitles | طالما كانت هناك معلقة فوق الكنبة ترانا كلنا |
| Hiçbir şey yapmadım, sadece pencereden içeriye baktım. kanepede oturmuş ağlıyordu. | Open Subtitles | لا شيء نظرت من النافذة وكانت تجلس على الكنبة تبكي |
| kanepede yapmak istediklerimizi onaylamayarak. | Open Subtitles | نعم بوجهها الغير راض عن أي شيء نفعله على الكنبة |
| kanepede oturmuş Carrie'yi seyrediyorduk ki... | Open Subtitles | كنا جاستين على الكنبة نشاهد كيري هل انظر؟ |
| Gidip hemen işlerini görelim ve kanepe hâlâ sıcakken yerimize dönelim. | Open Subtitles | لندعهم يفوزون علينا بسرعة ونعود هنا بينما الكنبة لاتزال دافئة |
| Bence kanepe orada durursa ev daha iyi görünür. | Open Subtitles | اعتقد بأن المنزل سيبدو أفضل و الكنبة هناك |
| Özür dilerim. Yine kütüphanedeki büyük koltukta uyuyakaldım. | Open Subtitles | آسف، لقد غلبني النعاس على تلك الكنبة التي بالمكتبة مرة ثانية |
| Özür dilerim. Yine kütüphanedeki büyük koltukta uyuyakaldım. | Open Subtitles | آسف، لقد غلبني النعاس على تلك الكنبة التي بالمكتبة مرة ثانية |
| Çıktığın zaman koltuk minderini de götür. | Open Subtitles | عندما تغادر خذْ معكَ وسادةَ الكنبة فقد أصبحتْ قمامةً الآن |
| Şu an yapmak istediğim şey kanepeye uzanıp, nane aromalı dondurma yemek. | Open Subtitles | فالجلوس على الكنبة لأكل كومة من الآيس كريم بالنعناع هو ما أريد فعلهُ حقاً |
| ama çıkarıp Kanepenin üzerine bırakmışın ama isteseydin yıkanacakların içine koyabilirdin,öyle değil mi ? | Open Subtitles | ولكنك خلعتها وتركتها على الكنبة لو أردت كان يمكنك تركها مع الغسيل ، أليس كذلك ؟ |
| Peki şu süper rahat kanepeyi ne yapacaksın? Çünkü seneye okula başlayacağım. | Open Subtitles | و ماذا عن تلك الكنبة القديمة الجميلة التي لديك لأني كنت افكر أني سأذهب للجامعة السنة القادمة |
| Daha. Jeremy, sana daha kaç kere söylemem gerekiyor? - Midas'ı indir kanepeden. | Open Subtitles | جيرمي، ما هو عدد المرات التي يجب أن أقول لك أبعد مايدس عن الكنبة |
| Annem ayaklarımı koltuğa koymama bile izin vermezdi. | Open Subtitles | امي لم تدعني يوما ان اضع قدمي على الكنبة |
| - Çekelim şu koltuğu. | Open Subtitles | حسنا ، دعونا نحرّك هذه الكنبة اللعينة حسنا |
| Dediklerine göre Maggie yatakta, sen de divanda yatıyormuşsun. Doğru mu bu? | Open Subtitles | يقولون أن ماجى تنام فى الفراش و انت تنام على الكنبة ، هل هذا صحيح ؟ |
| Her sabah onu koltuktan alıp yatağına yatırıyorum. | Open Subtitles | كلّ صباح احملها من الكنبة اضعها في السرير |
| Oda Koltuğun üstünde eşyalarını görmüş olmalı. | Open Subtitles | فلا بد أنه رأى أغراضك على الكنبة و أخذها |
| Bu sabah, koltuğumda oturdum ve dondurma yedim. | Open Subtitles | هذا الصباح, جلست على الكنبة وأكلت بوظة |
| kanepedeki uyku tulumu... onun büyük ihtimalle evde bir misafir olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | كما أن حقيبة النوم الموجودة علي الكنبة تُشير إلي أن الطفل في الغالب كان ضيفاً في هذا المنزل |