| Şimdi de elimde Paralel akım serileri oldu. | TED | والان يمكنني ان أبدأ الشرح عن الدارات الكهربائية المتوازية و المتتالية |
| Öncelikle çok sayıda ucuz, hızlı ve Paralel bilgisayarlara gerek duyacağız. | TED | أولًا، سنحتاجُ إلى الكثير من الحواسيب الرخيصة والسريعة المتوازية. |
| Bunlar Paralel gelen tüm demetleri alır ve bir noktaya odaklarlar. | TED | تأخذ أشعة الشمس المتوازية وتركزها على نقطة واحدة |
| Yaptıkları şey, onu Paralel doğrular kavramı üzerinden tanımlamaktır. | TED | وكيف يفعلون هذا، يفعلونه عبر مفهوم الخطوط المتوازية. |
| Zoom'u alt ettikten ve çoklu evreni kurtardıktan sonra zamanda geriye giderek alternatif zaman çizgisi Flashpoint'i yarattım. | Open Subtitles | بعد هزيمتي لـ (زووم) وإنقاذي للعوالم المتوازية عدت للماضي وأنشأت خط زمني بديل، نقطة الوميض |
| Ve Paralel çizgilerin özelliği asla kesişmemeleridir. | TED | والخاصية من الخطوط المتوازية هي أنهم لا يلتقيان أبدا. |
| Paralel deliklerden dönse onu görürdük. | Open Subtitles | يمكنك ان تري هذا في طريقتها علي التصويب في الحفر المتوازية |
| Paralel varoluşlarda şimdi birey artık zaman ve mekanla kısıtlı değil. | Open Subtitles | حالات الوجود المتوازية للفرد الآن أصبحت ليست محصورة بالزمان و المكان بعد اليوم |
| Belki de bir Paralel evren gecesi olmuş olmalı. | Open Subtitles | يا رجل, هذه يجب أن تكون, مثلا, ليلة المجرات المتوازية |
| Kuantum evrenin temelindeki düşünce... Paralel gerçekliklerin aynı anda bir arada bulunmasıdır. | Open Subtitles | هناك فكرة اساسية عن العالم الجزيئي تقول ان العوالم المتوازية يمكن ان تتواجد معا |
| Peki, ya burayı inşa eden kişiler bir şekilde başarıp da... Paralel gerçekliklerin üstüste bu şekilde geçtikleri bir şey yaptılarsa? | Open Subtitles | ماذا لو ان الذي صمم هذا المكان شخص ما قام بتصميم مكان حيث الحقائق المتوازية يمكنها ان تختلط هكذا؟ |
| Bu yerde, Paralel gerçeklikler çakışıyor. | Open Subtitles | هذا المكان يخلط العوالم المتوازية اليس كذلك؟ |
| Paralel evrenlerin bizim üzerimizde gerçekten bir etkisi olup olmadığını tam olarak bilemiyoruz. | Open Subtitles | لانعرف فعلاً لو أن العوالم المتوازية سيكون لها تأثير حقيقى علينا. |
| Onlara göre, Paralel evrenler her zaman çarpışabilirdi, geçmişte yalnızca bir kez değil | Open Subtitles | قالوا أن العوالم المتوازية يمكن ان تتصادم,ليس فقط مرة فى الماضى, |
| Benim gerçekliğimde, sen başarıyla Paralel evrenler arası bir köprü tasarladın ve kurdun. | Open Subtitles | في عالمي ، أنت نجحت في تصميم وبناء جسر بين الأكوان المتوازية مع القليل من المساعدة من أختك |
| Öndeki sınırda bulunan derin, Paralel oyukla uymuyor. | Open Subtitles | الأخاديد المتوازية العميقة على الحدود السابقة ليست متطابقة |
| Dur bakalım, Paralel evrenlerin giriş ve çıkışı kapalı demiştin. | Open Subtitles | لحظة، لقد قلت بأن العوالم المتوازية قد أغلقت |
| Çeper ve şakak kemiklerinde iki Paralel yarık grubu var. | Open Subtitles | توجد مجموعتين من جروح الشق المتوازية بالعظام الجدارية والصدغية |
| Gerçekte Paralel olan çizgileri, uzaktaki bir noktada birleşeceklermiş gibi çiziyordu. | Open Subtitles | الخطوط المتوازية في حقيقتها جعلها تتلاقي في نقطة وهمية |
| Paralel ve seri devreler yapabiliriz. Çocuklar da kullanabilir. | TED | يمكنان ان نقوم بالعديد من الدارات " المتوازية " لكي يتعلم الاطفال منها |
| Zoom'u alt ettikten ve çoklu evreni kurtardıktan sonra geçmişe giderek alternatif zaman çizgisi Flashpoint'i yarattım. | Open Subtitles | بعدما هزمنا (زوم) وأنقذنا الأكوان المتوازية عدت للماضي وصنعت الخط الزمني البديل "نقطة الوميض" |