| Evet. Ben de kanepedeki öğretmen olayının gerisini dinlemek istiyorum. | Open Subtitles | نعم, وأنا أود سماع بقية أحداث المدرس الذي على الأريكة |
| Bir defasında öğrenciler felsefe sınavına girmiş ve öğretmen sınıftaki sandalyeyi masanın üstüne koymuş "Bu sandalyenin varlığını bana kanıtlayın." demiş. | Open Subtitles | في أحد الأيام بعض الطلبة كانوا يمتحنون بمادة الفلسفة و في البداية ، قام المدرس بجلب كرسيُ و وضعه على المكتب |
| Ve eğer bir öğretmen ve bir öğrenci arasındaki kişisel ilişkiden bahsetmiyorsanız, bu gerçeklikten bahsetmiyorsunuz, | TED | وإذا لم تكن تتحدث عن علاقة فردية بين المدرس والطالب فأنت تتجاهل هذه الحقيقة، |
| - Bir dakika. Yerine gittiğim öğretmenin adı Val Lewton'dı. Abraham Lisesi'nden. | Open Subtitles | إنتظر, المدرس الذي كنت مكانه كان يدعى فلون لو لقد مات بالإنفجار |
| Öğretmeni de erkekler tuvaletinden uzak durmasını söylemişti. | TED | كما أن المدرس قد أمرها مسبقاً بالإبتعاد عن حمام الفتيان. |
| 7 yaşında iken bana matematik öğretmek için evimize gelen özel bir öğretmen tarafından cinsel tacize uğradım. | TED | عندما كنت في السابعة من عمري كان المدرس الخصوصي الذي يأتي إلي منزلي لكي يدرسني الرياضيات، يتحرش بي جنسيًا. |
| Eski Yunan ''paideia'' kavramındaki özel öğretmen: Çocuğa göz kulak olsun. | TED | و المدرس في اللفظ اليوناني القديم هو: من يهتم بالأطفال. |
| Öğretmen: Başkalarının yaptıkları şeylere dikkat etme. | TED | المدرس : لا تعر اهتماماً لاي شيء يحدث من حولك |
| Öğretmen: Sen ne alıyorsun? | TED | المدرس : مالذي حصلت عليه .. مالذي حصلت عليه ؟ |
| Ve beni, Baptista'nın küçük kızına Yetkin bir öğretmen diye tanıtacaksın. | Open Subtitles | ويعرض لي بمثابة المدرس ، يصلح لإرشاد بابتيستا الابنة الصغرى. |
| kafası olmayan bir iblisin kovaladığı bir öğretmen hakkında. | Open Subtitles | المدرس سيتم مطاردته بالروح الشريره لمقطوع الرأس |
| öğretmen hepimizden el sıkışıp hoşça kal dememizi istedi. | Open Subtitles | المدرس جعلنا نصافحه جميعا و نقول مع السلامة |
| - öğretmen patron değil. | Open Subtitles | يمكنه فعل ما يريد صحيح ؟ بالله عليك المدرس ليس زعيماَ |
| öğretmen derken neredeyse fısıldıyorlardı. | Open Subtitles | فكروا بكيف قالها حين ذكر اسم المدرس بالكاد يهمس |
| Bütün bunları öğretmenin açıklaması sana hiç acı vermiyor mu? | Open Subtitles | ألا تجد أنه من السيء أن المدرس شرحها كلها ؟ |
| Ve köşede, öğretmenin arkasında her sorunun cevabını bilen bir otorite figürü var. | TED | ويكون في زاوية الصف مندوب من الوزارة يجلس على مقعد المدرس وهو يعلم كل الاجوبة الصحيحة .. |
| Ormana attığım Öğretmeni birileri bulacaktır ama. | Open Subtitles | ولكنهم سيجدون المدرس لقد وضعته في الغابة |
| Hani küçüksündür de tuvalete gitmek için izin alman lazımdır ve elini kaldırıp hocanın sana söz hakkı vermesini beklersin ya. | Open Subtitles | عندما كنت فتى وأردت إذن للذهابإلىالحمامثم.. ترفع يديك وتنتظر المدرس لينادي عليك |
| Sen sandalye kap, ben de öğretmene adımızı yazdırayım. | Open Subtitles | سأسجل أسمائنا مع المدرس بينما تبحثى لنا عن مقاعد |
| Bayan Glasser hasta... ve gerçek vekil öğretmenle bir sorun çıktı. | Open Subtitles | و لقد كانت السيدة جلاسير مريضة و كان هناك بعض الإرتباك بشأن المدرس البديل الحقيقي |
| Eğer günümüzün ortalama öğretmenleri o öğretmenler kadar iyi olabilirlerse, öğrencilerimiz dünyanın geri kalanını saf dışı ediyor olurdu. | TED | إن تمكن المدرس العادي من التحول ليصبح بكفاءة هؤلاء المدرسين، فسيكون بمقدور طلابنا تخطي باقي طلاب العالم بأشواط. |
| Bu ders benim için çok önemli, tıbba geçmek için vermem gerek. | Open Subtitles | لاننى اريد ان يختارنى هذا المدرس للالتحاق بالجامعة |
| Eğer Hoca sensen, hepsi İspanyolca almak istiyor. | Open Subtitles | كلهم يريدون الدخول في الصف إذا كنت أنت المدرس |
| Ben yeni öğretmeninim. | Open Subtitles | المتصل هو المدرس الجديد لك |
| Hayalini öldürdüğü için, o da öğretmeninin hayalini öldürmüş. | Open Subtitles | لا، لقد قال أن المدرس قتل أحلامه لهذا قتل هو أحلام المدرس |
| Bir keresinde öğretmenimiz babalarımız hakında yazmamızı istedi. | Open Subtitles | فى احد المرات طلب منا المدرس ان نكتب عن ابائنا |