| Ayrıca golf sahasından geçen Mösyö Jack Renauld korkunç bir keşif yapmıştı. | Open Subtitles | وطريق جاك ايضا للعودة اخذه من طريق الجولف وعندها اكتشف المشهد المرعب |
| korkunç dev örümceğin evi... kimsenin sağ çıkamadığı o yeri mi diyorsun? | Open Subtitles | ليس بيت العنكبوت المرعب العملاق الذي لا أحد عاد منه حياً أبداً؟ |
| korkunç Boneknapper'a ilk karşılaşmamı size hiç anlatmış mıydım ben? | Open Subtitles | هل اخبرتكم عن اول مره قابلت فيها المرعب محطم العظام |
| Onun, korkutucu duddly'nin ve iğrenç fuddly'nin kuzeni olduğu kimin aklına gelir. | TED | من الصعب تصديق أنه ذو صلة بالددلي المرعب. أو الفدلي القبيح. |
| Bana göre, bütün bu şey tam bir korku filmi gibiydi. | Open Subtitles | بالنسبة لي، كان هذا الشيء بأكمله أشبه ما يكون بالعرض المرعب. |
| Birinin beklediğini, bunları izlediğini, keyiflendiğini bilmek ürkütücü olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه من المرعب وجود شخصٍ ما ينتظر, يراقب و يستمتع بكل هذا |
| Ancak korkunç olan şey, babamın ölümü hakkında nasıl hissettiğimi sormuyor olmanız. | Open Subtitles | ولكن الأمر المرعب هو أنك لم تسألني .كيف أشعر حول موت أبي |
| Ben o korkunç şeyi kutuya kilitleyip yerin dibine gömdüm. | Open Subtitles | لقد حبست هذا شيء المرعب في صندوق ودفنته تحت الأرض |
| O korkunç günde Marjory Stoneman Douglas Lisesi 17 değerli canını yitirdi. | TED | فقدت مدرسة مارجوري ستونمان داغلاس الثانوية 17 روحًا قَيّمة في ذلك اليوم المرعب. |
| korkunç kısım, Kırk Meyve Ağacı'nın resimlerinden oluşan dövmelerdi. | TED | الأمر المرعب هو الوشوم التي رأيتها والتي تمثل شجرة الأربعين فاكهة. |
| İnsanları darmadağın görmekten korkunç bir zevk alıyorsun. | Open Subtitles | انت تشعر بنوع من الرضاء المرعب فى رؤية الناس تتمزق |
| Tanrıya inanmamaktan daha korkunç olan nedir biliyor musun? | Open Subtitles | هيه, تعرف ما المرعب من ليس بيييفينج في اللّه ؟ |
| Her gün bu korkunç mağaradan kaçmanın yollarını bulmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | وكل يوم من الأيام فى ذلك الكهف المرعب الفتاه حاولت إكتشاف طريقه للهروب |
| Ama değerli ve cesur bir kahraman bu korkunç canavara karşı koymak için ortaya çıktı. | Open Subtitles | لكن بطلاَ محبوب و شجاع ظهر لمواجة الوحش المرعب |
| Komutan, su korkutucu görünen tabancanızı ödünç alabilir miyim? | Open Subtitles | أيها الآمر، هل لي أن أستعير ذاك السلاح المرعب خاصتك؟ |
| Canavarların bizler olduğunu düşünmek daha korkutucu. | Open Subtitles | إنه من المرعب أكثر من أن نفكر أن الوحش هم نحن |
| İşin korkutucu tarafı da bunun fazlasıyla mantıklı olduğu. | Open Subtitles | الجزء المرعب هو أنّ ما تقولينه يعدّ صحيحاً. |
| İnternetle olan ilişkim bana klişe bir korku filminin kurgusunu hatırlatıyor. | TED | تذكرني علاقتي مع الإنترنت بالمشهد في الفيلم المرعب النمطي. |
| Salondaki herkes gibi biz de bu korku hikayesinin nasıl biteceğini merak ediyoruz. | Open Subtitles | اٍننا جميعا محاصرون فى تشويق هذا الخيال المرعب |
| Bana bu işaretleri ormanın ürkütücü yerlerine asacak biri lazım. | Open Subtitles | احتاج احدا ليذهب لكي يدق اللافتات في الجزء المرعب من الغابة |
| Aniden Sürüngen ve yanındaki adam, çek-tahsil veznesinden fırladılar. | Open Subtitles | فجأة رأيت المرعب وشخصا آخر يهربون من محل صرافة |
| Belki o tüyler ürpertici rahibe şehrin anahtarını vermeyi plânlıyorlardır. | Open Subtitles | ربما كانوا يخططوا لكي يعطوا ذلك القسيس المرعب اللعين مفاتيح المدينة |
| Kâbus Adam'ın beni ele geçirdiği gün benim doğru söylediğimi anlayacaksın. | Open Subtitles | في يوم، عندما يدمرني الرجل المرعب ، سَتَعْرفُ بأنّني كُنْتُ أقول الحقيقةَ. |
| Fakat ilerde yatan Dehşet vericiydi. | Open Subtitles | ولكن ما سيأتي هو المرعب فعلاً. |
| "Ulusal Güvenlik" onların en sevdikleri karabasanları. | Open Subtitles | "الأمن القومي" هو الكيان المرعب المُفضل. |