| Açıkçası sadece aptallar mutludur sanıyordum. | TED | لاكون صادقة كنت اعتقد ان المغفلين فقط سعداء |
| Yani dünyada bir sürü aptal ama iyi insan var. | Open Subtitles | أقصد، هنالك الكثير من الناس المغفلين ولكن اللطيفين في العالم |
| Bir salak gibi orada, kanepede yatmak ve her şeyi anlatmak. | Open Subtitles | الإتكـاء على الأريكة مثل بعض المغفلين المكتئبين الذين يقولون كلّ شيء |
| Burada elimizde birkaç enayi var. | Open Subtitles | حصلنا على أثنين من المغفلين بين أيدينا هنا |
| Dün gece o uzun saçlı aptalların bu ülkeyi rezil etmesini seyretmek iğrençti. | Open Subtitles | ليلة البارحة كانت مقززة، نرى أصحاب الشعر الطويل المغفلين يلحقون العار بهذا البلد. |
| Merhaba Dawnie. - Warren'la inek tayfası hakkında bir şey buldunuz mu? - Hayır. | Open Subtitles | إذاً أي شيئ جديد عن وارين وقطيع المغفلين الأكياء ؟ |
| aptallar için yapıyorsunuz da neden benim için yapamıyorsunuz? | Open Subtitles | أعنى إن كان بإمكانك التوفيق مع العديد من المغفلين إذن لماذا أنا لا ؟ |
| Birbirinizden ayrılmayın, aptallar! Bizi kıyma gibi doğruyacaklar! | Open Subtitles | ادخلوافىالتشكيل,تقاربوا,ايها المغفلين انهم سيفتتوننا الى قطع |
| Bazı küçük aptallar üniversiteye gider. Bazı küçük aptallar evde kalır. | Open Subtitles | أن بعض المغفلين يذهبون الى الكليه ومغفلون آخرون يجلسون بالبيت |
| Davada kendi kendimi savunursam, aptal durumuna düşeceğimi düşünerek, kendime bağımsı? | Open Subtitles | اعرف قاعدة القانون لا يحمي المغفلين لقد وكلت محامي خاص, فرفع الدعوى وأصبحت قضية معلنة |
| Siz dört aptal mahfedene kadar harika bir gün geçiriyordum. | Open Subtitles | كان يوماً مثالياً إلى أن حاولتم أنتم أيها المغفلين أن تفسدوه |
| İtalyan numarasını, aptal turistlere pizza satmak için yapıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط إستعملت تلك التفاهات الايطالية لكى أبيع البيتزا إلى السياح المغفلين |
| Önce, şu serserileri bulacağız, Sürenim Transfonksiyonu alacağız ve sonra salak ezme zamanı. | Open Subtitles | اولا , سوف نعثر على هؤلاء المغفلين ونأخذ منهما المحول , وبعدها موعد ضرب المغفلين |
| - Arada bir bunu deneyen bir enayi çıkar. | Open Subtitles | يحاول بعض المغفلين بين كل فترة وأخرى |
| Ayrıca bunu yaparken de kokan nefesimi o aptalların yüzüne hohlayacağım. | Open Subtitles | وسنقوم بفعل ذلك بالإلتصاق بهم بالإلتصاق بهؤلاء المغفلين مثل الرائحة النتنة في فمي. |
| Eğer beni gerçekten mutlu etmek istiyorsan, sadece inek öğrencilerle çıkarsın. | Open Subtitles | , إن أردتِ أن تـُسعديني رافقي المغفلين إذاً |
| Arabanın Bombalanmasından sorumlu ahmaklar bunlar. | Open Subtitles | هذان هما المغفلين المسؤولان عن إحراق سيارتك |
| Bu geri zekalılar değil, başka bir ajans sorunumu çözer. | Open Subtitles | ، ليس لهؤلاء المغفلين و لكن لوكالة أخرى لحل مشكلتي |
| Buraya, salakların düşüncelerini duymamak için geldik. | Open Subtitles | لقد جئنا إلى هنا لكي لا نسمع آراء المغفلين. |
| Bu salaklar için harika bir dikkat dağıtma yöntemi! | Open Subtitles | أفضل شيء هو أن هؤلاء المغفلين لا يشكون البتة بما يجري |
| Tüm pislikler bilsinler ve görsünler ki Bullhorn'la dalaşırsanız sonunuz böyle olur. | Open Subtitles | إجعل الجميع يعرفون وحذِر المغفلين أن هذا جزاء من يعبثون مع بولهون |
| Size benim gibi araya girecek, aptalları kuyruğunuzdan alacak birisi lazım. | Open Subtitles | تريدون شخص مثلي لكي يبعد التدخل في أعمالكما و إبعاد هؤلاء المغفلين عنكما |
| Git de şuradaki aptallara yardım et. | Open Subtitles | إذهب وساعد المغفلين هناك |
| - İlk hukuki sorumu soruyorum. - Nedir? Şu salakları sebepsiz yere kovabilir miyim? | Open Subtitles | حسناً السؤال القانوني الأول هل بإمكاني طرد هذين المغفلين بلا سبب؟ |
| Bu serseriler, benim malımı tahrip ettiler. Bu doğru değil. | Open Subtitles | هؤلاء المغفلين لقد خربوا ملكيتي هل هذا غير صحيح |