| yırtıcı geyik köpekleri antik nehirler boyunca keyif sürerken akrabaları okyanusa geri dönüp samur benzeri ilk balinalar oldular. | TED | انتشرت كلاب الغزلان المفترسة على طول الأنهار القديمة، بينما عاد أقاربهم إلى المحيط ليصبحوا أول حيتان تشبه ثعلب الماء. |
| Ne demek istediğimi biliyorsun. Sen o tür bir yırtıcı değilsin. | Open Subtitles | أنت تعلم ما أعنيه أنت لست ذلك النوع من الحيوانات المفترسة |
| Bazen bu leşler kıyılarda yok edilir ve böylece karada yaşayan pek çok yırtıcı türün beslenmesine olanak sağlar. | TED | أحياناً تصل تلك الجثث للشواطئ موفّرة الطعام لبعض الحيوانات المفترسة البرية. |
| Avcı ve av arasındaki dinamiklerle ilgili dehşet miktarda çok şey biliyoruz. | TED | إننا في الحقيقة نعرف الكثير جدًا عن تحركات الكائنات المفترسة وفريستها. |
| Ama bu, onları plajda yakalayan akbaba veya hemen kıyıda bekleyen balıklar gibi doğal avcılar yüzünden. | TED | ولكن هذا يرجع الى المفترسات الطبيعية مثل النسور التي تلتقطهم من الشاطىء أو الأسماك المفترسة التي تنتظر في الخارج. |
| Christian kuşlara üzerlerindeki yırtıcılar için dikkatli olmayı öğretmeye devam ediyor. | Open Subtitles | يستمر كريستيان رافعا بصره, يعلم الطيور مراقبة الحيوانات المفترسة في العلو. |
| Ayrıca bu kusmuk, karidesin düşmanını yemek isteyen daha büyük yırtıcıları çeker. | TED | بالإضافة, هذه المادة تجذب الكائنات المفترسة أكبر التى تتغذى على عدو القريدس. |
| Akıllı bir yırtıcı da yemez. | TED | و كذلك لايستطيع اي من الحيوانات المفترسة |
| Fakat yırtıcı kuşların yanında anakaralarda birkaç uçamayan kuş hayatta kalmıştır. | TED | لكن القليل من الطيور التي لا تطير تمكّنت من النجاة على اليابسة جنبًا إلى جنب مع الكثير من الحيوانات المفترسة. |
| Foklar okyanustaki en tehlikeli yırtıcı hayvanlardan biri olarak algılandıkları için çok az fotoğraflandırıldılar. | TED | نادراَ ما كان يتم تصويرها ، جزئياَ بسبب انها تعتبر أحد أخطر الحيوانات المفترسة في البحار. |
| Yıllarca Afrika'daki yırtıcı hayvanları araştırdı. | Open Subtitles | لقد أمضت سنين بدراسة الحيوانات المفترسة الإفريقية |
| Yirmi yaşından beri yırtıcı hayvanları araştırıyorum. | Open Subtitles | لقد عملت بجانب الحيوانات المفترسة منذ كان عمرى 20 سنة |
| Onlar, dinozorlardan bile fazla yaşamış tek yırtıcı sürüngenlerdir. | Open Subtitles | هم فقط من اعظم الزواحف المفترسة اللذين عاشوا بعد الديناصورات |
| Düşman yırtıcı hayvanlar listesinde en sonda.. | Open Subtitles | فى قائمة الضوارى المفترسة تقع تماماً فى أسفلها |
| Gündüz vardiyasındaki yırtıcı hayvanlar ilk öğünleri için geliyorlar. | Open Subtitles | الآن يأتي دور مخلوقات النهار المفترسة التي تحط بحثاً عن فطورها. |
| Birileri yırtıcı bir hayvan geliştirip ona saldırtmış olabilir mi? | Open Subtitles | أيمكن لأحد أن يكون صنع نوع من الحيوانات المفترسة وأطلقه عليه؟ |
| Zira aç ve çevik birçok Avcı peşlerinde. | TED | حيث يتمّ مطاردتها من قبل الحيوانات المفترسة والرشيقة. |
| Bu muhteşem avcılar, okyanuslarda yaşan canlılar arasında besin zincirinin zirvesinde yer alırlar. | Open Subtitles | هذا الكائنات المفترسة العظيمة تقبع فوق أعلى قمه سلسة الطعام و يعتبر وجودها من أهم خصائص المحيط السليم |
| Ama ileride bir yerde dev yırtıcılar var. | Open Subtitles | حيث تتواجد الحيوانات المفترسة الضخمة في مكان ما أمامها |
| Kanyonda yiyeceğe izin yok. Tehlikeli yırtıcıları çekebilir. | Open Subtitles | ممنوع إصطحاب المأكولات في الوادي , فهي تجذب الحيوانات المفترسة |
| Başka kullanımları içinde, bu beceri, organizmanın gölge bulmasını ve avcılardan saklanabilmesini sağlar. | TED | ومن بين استخداماتها الأخرى، السماح للكائن الحي بالبحث عن الظل والاختباء من الحيوانات المفترسة. |
| Sonunda bu hareketli okyanusta yırtıcıların nerede olduklarını görebiliyoruz. | TED | إذن ما الذي يمكن أن نراه في المحيط المتحرك هو أننا أخيراً نرى أين توجد الأسماك المفترسة |
| Bu gece birbirinize bakış şekliniz Vahşi hayvanlar gibiydi. | Open Subtitles | الطريقة التي كنتما تنظران بها لبعضكما الليلة كزوج من الحيوانات المفترسة |