| Birisi şu salağa Her yer zavallılarla dolu olduğunu söylemiş. | Open Subtitles | فاليخبر أحد هذا الغبي أن المكان بأكمله مليئ بالخاسرين |
| Herkes uykuda, bütün ev bana ait ve şimdi çalışma vakti. | Open Subtitles | عندما يكونوا جميعهم مستغرقين فى النوم يصبح المكان بأكمله مِلكاً لى و الأن, حان موعد العمل |
| Her yeri taradık, Albay. Tek bir iz bile yok. | Open Subtitles | لقد قمت بتمشيط المكان بأكمله يا حضرة العقيد ليس هناك أي أثر |
| Bütün yer daha iyi olur. | Open Subtitles | فسيكون المكان بأكمله أفضل بدونه. |
| Bence bütün mekan kapalı bir enerji döngüsü içinde sürekli geri dönüşüm içinde. | Open Subtitles | أظن هذا المكان بأكمله داخل دارة مغلقة بإعادة تدوير مستمرة |
| Tüm mekanı yürüyerek geçtin. Ne, nerede tam olarak biliyorsun. | Open Subtitles | لقد مشيت عبر المكان بأكمله وتعرف أين كل شيء بالضبط |
| Haber gelmedi. Gelmeyecek olursa, bu adamları toplayıp burayı yerle bir ederiz. | Open Subtitles | لا اخبار ، اذا لم يظهر سنأخد هؤلاء ونحرق المكان بأكمله |
| Bir gün bütün mekanı sen yöneteceksin. | Open Subtitles | يوما ما ستقومين بأداة ذلك المكان بأكمله |
| Bütün Her yer izleniyor, civardaki her ev. | Open Subtitles | المكان بأكمله مزوّد بآلات مراقبة كل منزل بالحيّ |
| Ayrıca Her yer zehirli. | Open Subtitles | بل أيام، بالإضافة إلى أن المكان بأكمله سامّ |
| Bu arada, Her yer kilitli.. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أن المكان بأكمله مغلق |
| Kızlar da yolda. Anlaşılan bu akşam babam da yok, yani bütün ev bizim. | Open Subtitles | الفتيات في طريقهنّ وإتّضح أنّ أبي خارج البلدة، لذا المكان بأكمله لنا تماماً. |
| bütün ev bize kaldı. | Open Subtitles | اذا .. عندنا المكان بأكمله لانفسنا |
| - bütün ev muhteşem olmuş. | Open Subtitles | المكان بأكمله يبدو رائعًا يا رفاق |
| Kapıları kilitleyip Her yeri ateşe verebilir. | Open Subtitles | يمكنه إغلاق الأبواب . و إشعال الحريق فى المكان بأكمله |
| Her yeri duman kapladı tüm Londra'yı, Dünya'nın tamamının böyle olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | حسنا، المكان بأكمله محاصر لندن بأكملها، يقولون بأنه العالم بأكمله |
| Bütün yer, zemin katı. | Open Subtitles | المكان بأكمله عبارة عن قبو |
| bütün mekan ona kapatıldı. Pekala. | Open Subtitles | ـ سيكون المكان بأكمله لها ـ حسناً، جيد |
| Ve bütün mekan yağ kokuyor. | Open Subtitles | و المكان بأكمله رائحته كالزيت |
| Tüm mekanı yürüyerek geçtin. Ne, nerede tam olarak biliyorsun. | Open Subtitles | لقد مشيت عبر المكان بأكمله وتعرف أين كل شيء بالضبط |
| Efendim, Hulk burayı yerle bir edecek! | Open Subtitles | سيّدي، (هالك) سيُدمر هذا المكان بأكمله! |
| Oraya geri döneceğim. Lina'yı çıkaracağım, bütün mekanı kapatacağım. | Open Subtitles | ،)سأعود إلى هناك، أخرج (لينا .وسأغلق المكان بأكمله |
| Kızıl takım, Sebastian, dağılın ve bütün alanı tarayın. | Open Subtitles | الفريق الأحمر، (سباستيان)، قم بتمشيط المكان بأكمله. |
| Eğer o şeyi çekerse, bütün burası havaya uçar. | Open Subtitles | إذا سحب مقدمة العلبة فسوف ينفجر المكان بأكمله |