| poster seviyor musun bilmiyorum ama istersen senin tarafına da asabilirim. | Open Subtitles | لا أعرف إذا تحبين الملصقات لكني عندي المزيد لجانبك إن أردتِ |
| Sizlere, çeşitli bilim departmanlarındaki mutlu cuma posterleri ile alakalı bir grafik göstereceğim. | TED | سأريكم رسم بياني كالذي نراه غالبا على الملصقات لدينا في مختلف الأقسام العلمية. |
| Yüzüme bu etiketleri yapıştırdıklarına inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنهم وضعوا تلك الملصقات على وجهي |
| İnsanlar asıl tasarımcılardı. Bir gecede, Kahire posterler, işaretler ve grafitilerle kaplanmıştı. | TED | كان الناس هم المصممون الحقيقيون وبين ليلة وضحاها، اكتسحت الملصقات القاهرة، بالإضافة إلى اللافتات والرسومات الحائطية. |
| Radyoda konuştu, her ay afişleri yeniliyormuş. | Open Subtitles | لقد سمعته في المذياع و هو كل شهر يجدد هذه الملصقات |
| Bu eğitimden sonra, ayrımcılık ortadan kalktı: En az ve en çok sevdikleri arkadaşlarına aynı oranlarda Çıkartma verdiler. | TED | مابعد التدخل، لا مزيد من العنصرية: نفس عدد الملصقات لأفضل أصدقائهم وكذلك الأقل تفضيلاً. |
| Uyuşturucu tacirleri ürünleri etiketler. | Open Subtitles | أترى الكثير من تجار المخدرات يستخدم الملصقات لتعليم المنتجات |
| 5 milyon dolara metroda birkaç poster astırırsın. | Open Subtitles | خمسة ملايين هي تكلفة الملصقات عند محطة القطارات |
| Adamın birkaç blok ötede oturduğunu öğrenince üç beş poster astım. | Open Subtitles | عندما رأيت أن هذا الرجل يبعد عدة شوارع فقط رتبت بعض الملصقات |
| O adamlar, poster sahipleri. | Open Subtitles | هؤلاء الرجال، تلك الملصقات مشروع القانون. |
| Her Maui'ye gidişimizde, bir satıcıya gidiyoruz. Bize bu büyük posterleri veriyor. | TED | في كل مرة نسافر إلى ماوي، نذهب إلى تاجر هناك، يُظهر لنا هذه الملصقات الكبيرة. |
| Logo veya kimlikleri yoktu ama Paul Davis tarafından tasarlanmış çok ikonik posterleri vardı. | TED | لم يكن لديهم شعار أو هوية لكن كان لديهم هذه الملصقات الأيقونية المرسومة من قبل بول ديفيس |
| Bir vitrinin önünden geçiyorduk. O güzel posterleri gördük. Hepsinde mavi denizler ve palmiyeler vardı. | Open Subtitles | مررنا بالمكتب و رأينا الملصقات الملونة و البحار الزرقاء و أشجار النخيل |
| etiketleri, teşhir malzemelerini tekrar S'siz hazırladılar. | Open Subtitles | فقط أعادوا تصميم الملصقات وطريقة العرض واستغنوا عن حرف السين |
| Masadaki her şeyin buna benzer etiketleri var. | Open Subtitles | كل شيء على الطاولة عليه واحدة من هذه الملصقات |
| posterler ve t-shirtler eğer 1985'te olsaydık ve saçlarımız örgülü olsaydı işe yarardı. | Open Subtitles | الملصقات والفانيلات؟ عظيمة إذا كنـا 1985 وكان لدينا شعر مجعد |
| Müdüre afişleri yolladım. Astı. | Open Subtitles | فقط أرسل الملصقات لمدير المحطة و هو من يعلقها |
| Haydi! Başaracaksın! Başaracaksın, Çıkartma! | Open Subtitles | هيا , لقد حصلت عليه لقد حصلت عليه يا صاحب الملصقات |
| Bizim kamyondaki kenevirlerde aynı logodan etiketler vardı. | Open Subtitles | وأكياس الحشيش التي في شاحنتنا تلك الملصقات كان لها نفس شعار القرد |
| posterlerin saat kaçta yırtıldığını nereden biliyorsun? | Open Subtitles | كيف تعرفين الوقت الذي مُزقت فيه الملصقات ؟ |
| Kibrit kutularında, oyun kartlarında, ders kitaplarına, posterlere basılmıştı. | TED | كانت مطبوعة على عود الكبريت وبطاقات اللعب و الكتب المدرسية و الملصقات |
| Bu posterlerden birkaçına bakalım. | TED | دعونا نلقي نظرة إلى إثنين من هذه الملصقات. |
| Afiş asmak çok kazandırmaz ki. | Open Subtitles | وضع الملصقات لا يدرّ الكثير من المال. |
| Bütün etiketlerin aynı yöne bakması gerekmediğini söylüyorum. | Open Subtitles | إنني أقول فحسب بأن جميع الملصقات لا يجب أن تواجه الجهة ذاتها تماماً |
| Çocukların birkaç fotoğrafını çektim, sonraki gün posterlerle çıkageldim ve onları yapıştırdık. | TED | فقط التقطت بعض الصور للاطفال, وفي اليوم التالي جلبت الملصقات وبدأنا لصقها. |
| Bu çıkartmalar, saldırganlar tarafından görülecek ve böylece daha az saldırgan olacaklar. | Open Subtitles | هذه الملصقات سيتبين الى المجرمين وبعد ذلك ستكونو أقل عرضة للإساءة . |
| Herhangi bir lab deneyimi ve bir etiket makinesi olan herkes yapabilir. | Open Subtitles | أي شخص لديه خبرة في المختبرات وآلة لطباعة الملصقات بإمكانه فعل ذلك |