| Cesaret verci kibar, sözleriniz için teşekkürler, Müdür bey. | Open Subtitles | شكراً على كلمات التشجيع اللطيفة حضرة الناظر |
| Ben de pek hoşunuza gittiğini sanmıyorum, Müdür bey. | Open Subtitles | لا أعتقد أن أشياء كثيرة تعجبك حضرة الناظر |
| - O bebek bulunmadan önce, Müdür onların banyodaki son kişiler olduğunu söyledi. | Open Subtitles | الناظر يقول أنهن آخر من كنّ في المرحاض قبل العثور على الطفل |
| Eğer insanlar müdürün bir öğretmen ile çıktığını öğrenirlerse, bunu çıkar çatışması olarak görebilirler. | Open Subtitles | أن الناظر على علاقة بمعلّمة، قد يعتبرون ذلك تضارب مصالح. |
| Peki, Bart, umarım bununla ilgili direkt müdüre gideceksin. | Open Subtitles | آمل أن تتجه مباشرةً إلى الناظر بخصوص هذا الأمر |
| müdürü gözaltına aldık, merkeze geri dönüyoruz, tamam. | Open Subtitles | الناظر تم القبض عليه و سننقله للقسم |
| Biraz evvel Müdür Figgins ile toplantım vardı Eleanor yıllardır Glee kulübü fotoğraflarına verilen tahribatlar nedeniyle eğer Glee kulübündeki çocukların resimlerini bu seneki yıllığa koyarsak o garibanları daha fazla utanca ve alaya maruz bırakacağımız konusunda onu ikna ettim. | Open Subtitles | حسنا , لقد كنت في اجتماع مع الناظر فيغنز الينوي ومع كل التخريب لصور نادي غلي في هذه السنة |
| Müdür Figgins, bildiğiniz gibi bu benim Glee kulübünde ilk yılım ve öğrendiğime göre New Directions'a yıllıkta yer verilmeyecekmiş. | Open Subtitles | أيها الناظر فيغنز كما تعلم , إن هذه سنتي الأولى في نادي غلي و أنا ما زلت أعلم |
| Eğer bir liste daha ortaya çıkarsa, olay benim kontrolümden çıkacak ve Müdür Figgins'in yetki alanına girecek. | Open Subtitles | لو ظهرت القائمة مرة أخرى اليوم هذه القضية ستصبح خارج يدي و ستصبح من اختصاص الناظر فيغنز |
| Benim zamanımda, başım belaya girdiği zaman, Müdür eline aletiyle vurabilirdi. | Open Subtitles | في صغري ، عندما كنا نثير المشاكل كان الناظر يضرب أيدينا بعضوه |
| Asıl kurban benim, Müdür Campbell. | Open Subtitles | أنا الضحية والمجني عليها هنا أيها الناظر كامبل |
| Merhaba, Müdür Skinner. Ayağa kalkardım ama oğlan beni sakatladı. | Open Subtitles | أهلاً حضرة الناظر (سكينر)، كنت لأنهض ولكن الولد جعلني أقعدني |
| Öğretmenlerden biri ve Müdür, hizmetli odasındaydı. | Open Subtitles | كانت هناك معلّمة مع الناظر في الخزانة. |
| Müdür kime inanır sanıyorsun, sana mı bana mı? | Open Subtitles | من سيصدق حضرة الناظر برأيك؟ أنا أم أنت؟ |
| Ben rastlantılara inanmam, Müdür bey. | Open Subtitles | أنا لا أؤمن بالمصادفة، حضرة الناظر |
| Müdür Skinrash'den dolayı kızgın değil misiniz? | Open Subtitles | ألست غاضباً من أجل صورة "الناظر ذو الطفح الجلدى" |
| Müdür Reeve'in ofisinden aranmış gibi hissettim | Open Subtitles | أشعر وكأنني مُستدعى لمكتب الناظر |
| Sınıflar, müdürün verdiği tarih ve Fransızca derslerine göre ayrılmıştı. | Open Subtitles | لقد قُسمت الصفوف بين الناظر الذي يعطي التاريخ واللغة |
| Bay Electric, onu müdürün odasına gönderin ve cezalandırın! | Open Subtitles | لقد أفسد مفكرة أحلامى لم أفعل يا أستاذ الكتريك أرسله لمكتب الناظر واجعله يطرد |
| Seni müdüre götürmeyeceğim, ama cezalandıracağım. | Open Subtitles | لن آخذك إلى الناظر لكنني سأعاقبك |
| Görünüşe göre, okul müdürü Cox öğrencilere verdiğim tavsiyelerden hoşlanmıyormuş. | Open Subtitles | على ما يبدو, أنا الناظر (كوكس) لا يحب النصائح التي أعطيها للطلاب |
| Bekçi de bir şey görmediğini söylüyor. | Open Subtitles | الناظر لَمْ شاهدْ أيّ شئَ، أمّا. |
| - Bekçiyi öldür dedin. | Open Subtitles | قلتَ أن اقتل الناظر |
| Veya bazı insanların -- özellikle akademisyenlerin -- tercih ettiği gibi güzellik, kültürel olarak şartlandırılmış kişiden kişiye göre değişir. | TED | أو حسب بعض الناس... خاصة الأكاديمين..يفضلون، بأن الجمال يتكيف ثقافيا في عين الناظر |