| Evet Peg, sana garip geliyor değil mi? | Open Subtitles | نعم، الوتد. تماما قليلا فكرة الرواية بالنسبة لك، أليس كذلك؟ |
| Ve o torbanın içindeki her şeyi yiyebilecek olsam iyi olur Peg. | Open Subtitles | وأنا أفضل أن تكون قادرا على تناول الطعام كل شيء في تلك الحقيبة، الوتد. الغذاء عادل. |
| Beni burada tutan senin halin değil Peg,... ..benim halim. | Open Subtitles | وليس مظهرك أن يبقي لي هنا، الوتد. ومن الألغام. |
| Bir anlık cesaret ve tamam. kazığı sol eline al. | Open Subtitles | لحظة من الشجاعة وكل شيء سينتهي ضع الوتد في يدك اليسرى |
| Evet, kafasını kesinceye ve kalbine kazığı çakıncaya dek. | Open Subtitles | نعم، إلى أن قطعنا رأسها وغرسنا الوتد في قلبها |
| Kilisenin son deli fişeği Bruno sapkın inançlarından ötürü kazığa bağlanarak yakıldı. | Open Subtitles | مما استدعى الكنيسة لإطلاق نيرانها وتم حرق برونو على الوتد بتهم الهرطقة |
| Çok riskli. Kazık ortadan yok olmadı. - Mutlaka birisindedir. | Open Subtitles | هذا خطر للغاية، لقد إختفى الوتد لابد انه بحوذة أحداً |
| Yardım etmeyi istemiş olsam bile kazığın nerede olduğuna dair fikrim yok. | Open Subtitles | حتّى إن وددتُ تقديم المساعدة، فلا أملك خيطًا عن مكان الوتد. |
| Tekrar eski formuma gireceğim ve Peg'e hala işimin bitmediğini göstereceğim. | Open Subtitles | أنا سوف مجرد الحصول على العودة في شكل وإظهار الوتد ما زلت حصلت عليه. |
| Tanrı'ya şükürler olsun ki, Peg'le sadece iki kez seks yaptık. | Open Subtitles | الحمد لله لم يكن لدي سوى الجنس مع الوتد مرتين. |
| Peg "Köpek ve Midilli Çılgınları"ndaydı. | Open Subtitles | الوتد كَانَ في حماقاتِ المهرَ والكلبَ. |
| Sadece üç dilim ekmek, Peg. | Open Subtitles | ومن ثلاثة فقط قطعة من الخبز، الوتد. |
| Kulüpte kalmaya bayılırım, Peg. | Open Subtitles | أوه، وأود أن عقد النادي، الوتد. |
| Bir gezegen de aynısını yapabiliyor Peg. | Open Subtitles | لذا يمكن لكوكب الأرض، الوتد. ما هذا لي؟ |
| Gözlerine bakarken, kalbine kazığı sapladım. | Open Subtitles | لقد حدّقتُ بعينيه و غرزتُ الوتد بداخل قلبه |
| Hayır, ona saldırdım. Sonra bana kazığı sapladı. | Open Subtitles | كلاّ أنا أتيت فى إثره ، و غرس الوتد فى صدري. |
| Bu bir cinayetti. Biri kalbine bu kazığı saplamış. | Open Subtitles | هذه جريمة قتل، ثمّة من طعنه بهذا الوتد في قلبه. |
| Tamamdır. İp bir kazığa bağlı. Onu kazıp çıkartmalıyız. | Open Subtitles | وجدتها، السلك مشدود على وتدٍ علينا أن نستأصل الوتد |
| - Bay Barnes, kısa bir zaman sonra... komşularınızdan bir kısmı beni kazığa bağlayıp yakacaklar. | Open Subtitles | البعض من جيرانك سيقومون بإحراقي على الوتد أستميحك عذراً؟ |
| Söylediklerimin hepsi, Kazık korkusu yüzündendi. | Open Subtitles | كل ما أعترفت به كان خوفاً من الحرق على الوتد |
| kazığın kullanılmayacağını gâyet iyi biliyor çünkü tam olarak nerede olduğundan haberdar. | Open Subtitles | هي تعلم أن الوتد لن يُستخدَم، لأنّها تعلم مكانه بدقّة. |
| O, kafasında sesler duyardı ve 16 yaşında kazıkta yakıldı. | Open Subtitles | لقد كانت تسمع أصواتا في عقلها وقد أحرقت على الوتد في سن السادسة عشرة |
| Öyleyse iKazık neden işe yaramadı? | Open Subtitles | إذاً، لماذا لم يعمل الوتد الإليكتروني؟ |
| Kutsal su, sarımsak. | Open Subtitles | مياة مقدسة، الوتد |
| kazıktan kurtulman umurumda bile değil. | Open Subtitles | لا يهمني كونكِ نجوتِ من الحرق على الوتد. |