| Yaklaşık 15 dakika sonra çocuğun güvenebileceği tek kişi sen olacaksın. | Open Subtitles | في حوالي خمس عشرةَ دقيقة ستكونينَ الوحيدةَ التي يثق بها الصبيّ |
| Ama Anne-Marie ile tek sevişen | Open Subtitles | لكن تيريز ما كَانتْش الوحيدةَ التي نَامَت |
| Sahip olduğumuz tek avantaj, zaman. | Open Subtitles | إنّ الفائدةَ الوحيدةَ التي عِنْدَنا وقتُ. |
| Bu sınavda iyi not alması gereken tek kişi avcı değildi. | Open Subtitles | المبيدة لَيسَت الوحيدةَ التي يَجِبُ أَنْ تؤدّي في هذه الحالةِ |
| Ve bildiğimiz tek gerçeklik, o andır. | Open Subtitles | إنّ الحقيقةَ الوحيدةَ التي تَعْرفُها هي اللحظةِ |
| Al, biri aşk iksirleri veya sihirli büyüler satıyorsa, gördükleri tek gerçek kehanet PARADIR. | Open Subtitles | ال، عندما يَبِيعُ شخص ما جُرَعَ حبِّ وعزائمِ سحريةِ، إنّ الرُؤى الوحيدةَ التي يَرونَ إشاراتَ دولارِ. |
| 1913'e geri dönersek, "Federal Rezerv Kanunu" parlamentodan geçen tek anayasaya aykırı tasarı değildir. | Open Subtitles | الآن، بالعودة إلى عام 1913،الفعل الإحتياطي الفيدرالي لم يكن الوثيقة الغير دستوريةَ الوحيدةَ التي أقرّت عبر الكونجرسَ |
| Öyleyse niçin randevularına vaktinde gelmeyen tek kişi sensin? | Open Subtitles | فلماذا كنتِ الوحيدةَ التي لم تستطع الحضور في مواعيدها؟ |
| O sadece bir insandı ve önemli olan tek mucize mesajlar, yani Kurandı, mesajların manevi gücü kelimelerin içinde saklıdır. | Open Subtitles | ماعدا الكلمات لقد كان فقط رجل القرآن كان المعجزة الوحيدةَ التي تأخذ الأهمية |
| Eşin olarak kalabilmenin tek yolu buydu çünkü. | Open Subtitles | لأن تلك الطريقة الوحيدةَ التي سأنجوا بها وأنا في دورِ زوجتك |
| Siz bizim tek şansımızsınız. | Open Subtitles | أنت الفرصةَ الوحيدةَ التي لدينا. |
| Ama ona yardım edebilmemin tek yolu programa uymasını sağlamak ona hayat koçluğu yapmak değil. | Open Subtitles | لكنّ الطريقة الوحيدةَ التي يمكنني مساعدتُها بها هي التأكّد من اتباعها لنظامها العلاجي لا عبر أن أكونَ مدرّبها في حياتها اليوميّة |
| Uzun zamandır aşık olduğum tek kişiydi ve-- Hâlâ onun dairesinde yaşıyorum. | Open Subtitles | وكانت الوحيدةَ التي أحببتُ فترةً طويلة... |
| Doğrusu şu ki, sen muhtemelen yatıp da hatırladığım tek kızsın ve ben binlerce ama binlerce kadınla yattım. | Open Subtitles | الحقيقة هي أنّكِ قد تكونين الفتاةَ الوحيدةَ التي أتذكّرها على الإطلاق، مع أنّي نمتُ مع آلاف و آلاف النساء، أحياناً مع اثنتين أو ثلاثة معاً. |
| Bay Shah, ilgilendiğimiz tek gerçek şu: | Open Subtitles | "إنَّ الحقيقةَ الوحيدةَ التي تهمنا يا سيد "شو |
| Bay Burke, kant olarak sunulan bu fotograflar... o gece çektiginiz tek fotograflar m? | Open Subtitles | Uh، السّيد بورك... هذه الصورِالتي عَرضتْ كدليل... هل كانت الصورَ الوحيدةَ التي صورتها تلك الليلة |
| Çünkü sizin tek gerçeğiniz bu ekranda gördükleriniz. | Open Subtitles | لأن الحقيقةَ الوحيدةَ التي تَعْرفُونها , هي ما تحصلون عليه من الانبوب (التلفاز)ّ |