| Onun hayatındaki tek gerçek aşk, annemdi. | Open Subtitles | الحب الحقيقي الوحيدّ في حياته، كان والدتنا. |
| Ancak bu düzen içinde yaşayan tek memeli hayvan köstebek faresidir. | Open Subtitles | لكن جـرذ الخـلد العارى هو الوحيدّ بين كل الثـدييات الذى تبنى هذا النظام |
| Günümüz siyahi insanın içinde bulunduğu kötü şartları doğru şekilde tasvir eden tek yorumlama bu zaten. | Open Subtitles | إنه التأويل الوحيدّ لها و هي تفسرّ بدقة معاناة الرجل الأسود المعاصر |
| Hayır. tek çorba o. | Open Subtitles | كلا، هذا الحساء الوحيدّ الذي نقدمه |