| Onun çalışmasını anlayan tek insanla; | Open Subtitles | لمقابلة الرجل الوحيد الآخر الذي فهم عمله حقاً، |
| Şimdiye kadarki tek lakabım "Miskin"di. | Open Subtitles | اللقب الوحيد الآخر الذي لقبت به هو الكسول |
| Bir tek şey daha biliyorum, o da büyük adamın ayağı zift ile kaplıydı ve dans pistimizi mahvetti. | Open Subtitles | الأمر الوحيد الآخر الذي أعرفه هو أنّ هذا الشاب الضخم كانت قدمه مغطاة بالقار وترك الآثار على حلبة الرقص بأسرها |
| bulabildiğim diğer tek şey ise bu. bir çeşit fiber. | Open Subtitles | الشيئ الوحيد الآخر الذي وجدته هو هذا نوع من الألياف الصناعية |
| Bu adada yaşayan tek adam sensin. | Open Subtitles | إنك الشخص الوحيد الآخر الذي يعيش على هذه الجزيرة |
| - ...bunu kullanmış olmalı. - Havuzun anahtarına sahip diğer tek kişi, yüzme koçu. | Open Subtitles | أتعلمون، مدربة السباحة الأخرى هي الشخص الوحيد الآخر الذي يملك مفتاحاً للمسبح. |
| - Sen onu kontrol eden diğer tek kişiydin. | Open Subtitles | أنت الشخص الوحيد الآخر الذي قام بتشغيلها |
| İkinci defa bakmadığımız tek yer burası. | Open Subtitles | هو المكان الوحيد الآخر الذي لم نلق نظرة اخرى عليه |
| O askerlere olanları bize ve dünyanın geri kalanına anlatabilecek diğer tek kişi Odelle Ballard. | Open Subtitles | الشخص الوحيد الآخر الذي يمكنهُ أن يقول لنا و بقية العالم ما حدث لهولاء الجنود و أوديلا بالارد |
| Ayrıca babanla ilişkini düzeltmek dışında hayatında yaptığım tek değişiklik kendimi tanıtmaktı. | Open Subtitles | فيما عدا استعادة علاقتك بوالدك التغيير الوحيد الآخر الذي أدخلته على حياتك هو... |
| - Neeley bu işin içindeyse onu ürkütmeyelim, uçakta bizimkilerden başka tek silahlı o. | Open Subtitles | إذا كان (نيلي) متورط فنحن لا نريد أن نقلق الرجل الوحيد الآخر الذي يمتلك مسدس على تلك الطائرة |
| Benden başka anahtarı olan tek kişi var o da Carl. | Open Subtitles | الشخص الوحيد الآخر الذي (لديه المفاتيح هو (كارل |
| Ve bu işin ağırlığını anlayan tek insan da Ophelia. | Open Subtitles | و الشخص الوحيد الآخر الذي يفهم ثقل ذلك الحمل ...هو (أوفيليا) |