ويكيبيديا

    "الوحيد الذي لا" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • tek kişi
        
    • yegâne
        
    • olmadığı tek
        
    • olamayacağı tek
        
    • olmayan tek
        
    • olan tek
        
    • olmadığım tek
        
    • olmadığımız tek
        
    Ve beni sevdiniz çünkü kavga etmediğiniz... tek kişi bendim, biliyor musunuz? Open Subtitles و أنتم تحبوني لأني الشخص الوحيد الذي لا يتشاجر معكم , أتفهمون؟
    Beceremeyen tek kişi sensin göt herif! O kadar adam arasından tek buruşuk aletli sensin! Open Subtitles انت الشخص الوحيد الذي لا يمكنه المضاجعة ايها الاحمق يا ذو القضيب المرخي
    Adamlarının dayanamayacağı yegâne şey nedir? Open Subtitles ما هو الشيء الوحيد الذي لا يستطيع رجاله مقاومته؟
    Olabilir ama sahip olmadığı tek şey hayal gücü. Open Subtitles ربما, لكن الأمر الوحيد الذي لا تملكه هو الخيال
    Ama sahip olamayacağı tek şeye sahip olabilirim. Open Subtitles لكني أستطيع أخذ الشيء الوحيد الذي لا يمكنه أخذه
    Bu yine de elimizde olmayan tek şeye mal olacak, zaman. Open Subtitles سيتطلبُ ذلكَ الشيء الوحيد الذي لا نملكُه: الوَقت
    Dedi ki, orada eksik olan tek şey ki bir an önce olması için can atıyorlarmış iyi bir Zenci aileymiş. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي لا يملكونه في حيهم اللطيف ويتلهفون علي وجوده هو أسرة من الملونين
    Sen bir şey gizlemek zorunda olmadığım tek kişisin. Open Subtitles "أنتِ الشخص الوحيد الذي لا أضطرّ إلى إخفاء أيّ شيء عنه"
    Ona biraz daha zaman vermeliyiz. Zaman sahip olmadığımız tek şey. Open Subtitles الوقتُ هو الوحيد الذي لا نملكه
    Çocukluğumda saklambaç oynarken "1 hipopotam, 2 hipopotam" diye sayma gereği duymayan tek kişi bendim. Open Subtitles في طفولتي كنا نلعب الأستغماية كنت الوحيد الذي لا يقول :
    Ayağımdaki şişlikten korkmayan tek kişi sensin. Open Subtitles انت الوحيد الذي لا يخاف من الورم الذي في اصبعي
    Bunu bilmeyen tek kişi, annem. Open Subtitles الشخص الوحيد الذي لا يعلم بأني شاذ هي والدتي
    O ilişkiyi bilmeyen tek kişi Angustu. Open Subtitles أنجوس كان الوحيد الذي لا يعرف شيئا حيال هذا
    Asla vazgeçemeyecekleri yegâne şey arazidir. Open Subtitles إنه الشيء الوحيد الذي لا يمكنك صنعه
    Ölüm ve hastalık, Buffy'nin muhtemelen savaşamayacağı yegâne şeyler. Open Subtitles الموت و المرض من الأشياء , من المحتمل الشيئ الوحيد , الذي لا تستطيع (بافي) محاربته
    Yanımda olmadığı tek zaman hapiste olduğum zamandı. Open Subtitles الوقت الوحيد الذي لا أحضره كان عندما كنتُ مُغلِقً عليه
    Henüz sahip olmadığı tek şey ise zaman. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي لا يمتلكه بعد هو الوقت. العمر.
    Sahip olamayacağı tek şeyi istiyor. Open Subtitles انه يرغب بالشيء الوحيد الذي لا يملكه
    Sahip olamayacağı tek şeyi arzuluyor. Open Subtitles انه يرغب بالشيء الوحيد الذي لا يملكه
    Buraya ait olmayan tek şey bu bant. Open Subtitles هذا اللاصق هو الشيئ الوحيد الذي لا يناسب المكان هنا
    Hâlâ küçük bir kabadayı olan tek Suzuran mezunu sensin. Open Subtitles انت خريج سوزوران الوحيد الذي لا يزال فاشلاً
    - Hayır. Zamanım yok, Dr Bennett. Sahip olmadığım tek şey bu. Open Subtitles ليس لدي الوقت أيتها الطبيبه ( بينيت ) الوقت هو الشي الوحيد الذي لا أملكه
    Sahip olmadığımız tek şey zaman, Don. Open Subtitles الوقت هو الشيء الوحيد الذي لا نملكه يا (دون)

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد