| Gerçek anlamda milyonlarca insanın yaşamına önemli değişiklikler getirebilme ve küresel çapta koruyucu hekimlik konusunda bir fırsat penceresi ile karşı karşıyayız. | TED | إذن توجد فترة زمنية حرجة علينا صنع فرق هام ليتمكن من التأثير على حياة ملايين البشر ونمارس الطب الوقائي على مستوى علمي |
| Mercanların, gezegendeki diğer çoğu organizma gibi kendi koruyucu toplulukları var. | TED | الشعاب المُرجانية، جنباً إلى جنباً مع الكائنات الحية على هذا الكوكب، لديهم مُجتمعهم الوقائي الخاص. |
| Dursana çocuk, o benim koruyucu kir tabakam. | Open Subtitles | اتركنى أيها فتى إنه طلائي الوقائي من الاوساخ |
| Bir telefon açacağım, bakalım seni koruma programına aldırabilir miyim? | Open Subtitles | أنا سأرى إذا أنا يمكن أن أضعك في الحبس الوقائي |
| Artık polisin ekibin geri kalanını Tanık koruma programına alma vakti geldi. | Open Subtitles | لقد حان الوقت للشرطة لأَخذ بقيّة الفريق إلى الحبس الوقائي. |
| Doktor bundan yazdı. Biraz Önleyici ilaç. | Open Subtitles | تماماً كما وصف الطبيب القليل من الدواء الوقائي |
| koruyucu gözetime alındı. | Open Subtitles | لأنّه الوقت الذي وُضع فيه تحت الحبس الوقائي. |
| Onu koruyucu gözaltına alacağız teknolojisini geliştirebileceği ve yavaşça telafi edebileceği bir yere. | Open Subtitles | وضعها في الحبس الوقائي عندها ستصبح حره لتطوير التكنولوجيا الخاصه بها ونكون عوضناها بكرم كبير |
| - koruyucu gözaltı talep edebiliriz. | Open Subtitles | نعم, يمكننا ان نطلب الحجز الوقائي. أفضّل الموت على ذلك. |
| Eğer güvenliğinden endişeleniyorsanız, onu koruyucu gözaltına almaya razıyız. | Open Subtitles | لو كانت سلامته ما أنتم قلقون حولها، فإننا مُستعدّون لوضعه بالحجز الوقائي. |
| O halde koruyucu gözaltına almanın bir şey ifade etmeyeceğini biliyorsunuzdur. | Open Subtitles | إذن يجب أن تعرفي أنّ حجزكِ الوقائي لن ينفع بشيءٍ. |
| Üste koruyucu tıp alanında araştırma laboratuvarları ve askeri personel için çeşitli eğitim sahaları bulunmaktadır. | Open Subtitles | وكذلك لمخابرنا القاعدية المختصة في الطبّ الوقائي فضلا عن مساحات شاسعة خاصة بتدريب |
| Ona ulaşmaya, koruyucu gözaltından çıkarmaya çalışıyor. | Open Subtitles | أعتقد أنّه يحاول الوصول إليها لإغرائها للخروج من الحبس الوقائي |
| Schillinger'ın seni öldüreceğinden korkuyorsan seni koruma altına aldırırım. | Open Subtitles | أنظر, إذا إنك خائف بأن يقوم شيلنجر بقتلك, سوف أضعك تحت الحبس الوقائي |
| Marshall'la Londra'dan döndüğünüzde, onu koruma programına alacağız. | Open Subtitles | عندما أنت ومارشال تعود، نحن سنأخذه إلى الحبس الوقائي. |
| Biz Kuzey Bölgesi Esnafları koruma Derneğindeniz. | Open Subtitles | إننا من إتحاد التجار الوقائي للمنطقة الشمالية |
| Ya bize daha iyi cevaplar veririsin ya da seni Tanık korumadan çıkarırız. | Open Subtitles | وبالتالي احد الامرين اعطنا اجابات افضل او سنخرجك من الحبس الوقائي |
| Ama Önleyici harekat olduğu takdirde hesap bilmeyen Rus yağmacıları Orta Avrupa ovalarını süpürecekler. | Open Subtitles | و لكن في أحداث الاضراب الوقائي عدد هائل من الروس سيعبرون تلال أوروبا الوسطى |
| korumalı gözaltına alınması önerilmiş. | Open Subtitles | طلب الضابط المسؤول عن إعتقاله بوضعه في الحبس الوقائي |
| Tama, dinleyin, her üçünüzün de derhal ihtiyati gözaltına girmenizi istiyorum ve bunu aklından bile geçirme. | Open Subtitles | أنصتوا، أريدكم أن تخضعوا للحبس الوقائي في الحال، ولا تفكّروا بالتمنّع. |
| Eğer bizim hayatta kalma olasılığımızı arttırmak için, kordonun içindeki en son kişinin ölmesi gerekse bile, öyle olsun. | Open Subtitles | وإذا كان يتطلّب ذلك كل شخص في الحاجز الوقائي بأن يحتضر لزيادة الإحتمالات للبقاء على قيد الحياة، فليكن ذلك. |
| Tüm bu insanların yerini bulup onları korumaya almalıyız. | Open Subtitles | بحاجة الى تحديد موقع هؤلاء الناس و جلبهم الى الحجز الوقائي |